Gümüşhacıköy Köseler Köyü-1-

KÖSELER AKLIMDAKİ BAHAR 

Mart'ta açan sarı çiğdemler savmak üzeredir, mor menekşelerle dağlar bahara hazırlanır artık. 

Nisanda küçük yapraklarıyla uyanır tekmil ağaçlar... 

Kirenler, direşken, kavi ve zeytin ağacı gibi uzun yaşamayı sever. Sağlam, kuzeyde yer yer yeşil yosun bağlamış ve her an soyunacakmış gibi duran gri bir gövdeyle  sarı, yayla çiçeği sarısındaki çiçeklerini, göğe bir çelenk gibi kaldırır, başka yerlerde zuval, eğren, kiren ve kızılcık diye de söylenen bu ağaç. 

Oralar gelecek aya sarhoş bir coğrafyaya koşar. 

Köseler evlerinin duru, cılız, ev dumanları, Sazak Deresine, Köprübaşına, aşağıda Çetinönü'ne ve Gısık'ta Eğserükkayanın önüne çöker. Sonra hafif bir öğlen yeli bunları dağlarına aşırır. 

İnsanlar Köseleri çevreleyen bahçalara dökülür, güneşli taş duvar diplerine, kanatlı önlerine durur, söylenecek söyleşileri ile. Bu zenginlik ender bir zenginliktir ve yaşanır...

Berrak bir gök ve nisan yağmurları yağmaya başlar, tekmil ağaçlar, çalılar, Gısık'ta kabaran yapraklarıyla fındıklar yıkanır; çay kıyılarını tutan uzun boylu kavaklar ve dal kavakları yapraklarıyla duru bir pırlantaya keser. Dağlarındaki çamlıklar, ardıçlar iyice duru bir renge döner. Fındıklar püsküllenir. Bu rengin içine dağ elmaları içinde aşk kadar kırmızı ile beyaz bir çiçek açar. Yunus erikleri beyaz bir bulut gibi savururken çiçeklerini, tarla kıyılarındaki armutlar bir başka beyaz buludu yüklenir, yapraklanır, yağlı, çok güzel yeşildendir yaprakları. Saklarken burçlarını, korkar mayıs yedisinden. Cevizler salkım salkım çiçek uçurur öteye beriye, vadilerinde, yamaçlarında. Önce dutlar olur, kirazlar kızarır. 

Ahlatlar geç uç verir geç renginden vazgeçer, demir gibidir aluçlarla soğuğa.

Aluç çiçek açar, gül çiçek açtı sanarsın.
Kuşburnu çiçek açar gül çiçek açtı sanarsın. 
Gülgillerin beyazındandır bunların çiçeği.
Bahar öyle uzar ki kuzlarda. Baharla yaz karışır Köseler'de.

Mantarları gibi bir gecede bitmez hiçbir yemişi.
 
Serpilir tadı son güze kadar.
Sonra kiren kurutulur.
Meyveler gahlanıp kurutulur.
Sabahlara kadar kaynatılıp pekmezi, ezmesi edilir.
Serpilir tadı bir yıla.
Sandıklarda ayvaları saklanır.
Bir dolu emekle yaz geçer, kışa hazırlanılır.

İnsanlar Köseleri çevreleyen bahçalara dökülür, güneşli taş duvar diplerine, kanatlı önlerine durur, söylenecek söyleşileri ile. Bu zenginlik ender bir zenginliktir ve yaşanır.... 

Uzak şehirlerden düğüne, bayrama, ziyarete gelenler, Köseler'in içinden yükseklerine çıkar.
Doruğa çıkar, Odalıkaya'ya çıkar, Yaylaya çıkar...
Çalınbaşı'na çıkar. 
Çalınbaşı'ndan Köseler'e bakmak, orayı iki kolunu genişçe açıp kucaklamak gibidir. Hasretli insanların işidir, böyle sevgiyle kucaklamak. 

Gurbette olup da kim çok hasret türküsünü söylemez dağlarındaki baharın.
Bu vakitler ne tarafa dönsem bu Çalınbaşı fotoğrafıyla Köseler aklımdaki bahardır.
(...)
Burhaniye, 21 Mart 2019, Seyfettin Ceylan







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sivas Yıldızeli Nallı Köyü Yazıları-1

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

KIRK ÇINAR KORULUĞU "BİR YATILI OKUL HİKAYESİ"