Burhaniye Güz Yazıları-1-
BURHANİYE GÜZ YAZILARI
HİSAR'A GİDERKEN ZEYTİN LACİVERDİYLE SÜBEYLİDERE'DE KENDİMİZİ BULUYORUZ-1-
(...)
Sanayideki lokantaya sırf, zeytinliğinin yanındaki çomarlara kemik ve yemek artığı almak için uğruyoruz Ali Bayraktar'ın isteği üzerine...
Bir torba köpek azığıyla Cumhuriyet Mahallesinden sonra Şarköy Mahallesini de geçiyoruz... Epeyi gittikten sonra, daha Hisar yol ayrımının oradaki Ören Mezarlığına gelmeden, sağda yamaçlara tırmanıp zeytinlikler arasında bir süre yükselen traktörlere göre ve dar yola giriyoruz. Bu yola, tali yollar bazı yerlerde daha az kullanılmış bir durumla iki zeytinlik arasına sapıyor. İleride aynı sapaklarla az kullanılmış ve taşları bile oturmamış, ilerlediğimiz yoldan daha dar birkaç yol daha bizi karşılıyor. Gövdeleri iri ve eğimli, nefti yeşil taçları yastık başlı ve sık kozalaklı bir iki çamı görünce. "Herhalde çamlara geldik, zeytinlikler bitti mi acaba?" diyor, Ali Bayraktar. Zeytinlikler gençlemesine, ilerledikçe devam ediyor, "Bu çamlar eski kızıl çam ormanlarından, köylülerin kıyamadıklarından olmalı."Gitsek daha zeytinliklerin içinde gideceğiz, neyse bir yerde manevra yapıp dönecek bir yer bulup 67 plakalı arabamızın burnunu bir zeytinliğe sokup duruyoruz.
Zeytinler bu yamaçlarda genelde laciverdi bir renk almışlar.Olmuş erik görünümü ile bir tarla zeytin bizi karşılıyor, oralarda kimsecikler yok. Zeytinlerin altları yağ gibi, tertemiz, hasat ne zamandır, tam bilemiyoruz ama hasada hazır edilmiş sanki...
Dönüşte tam bakacak konumda bir noktada durup Bahadınlı'nın Adasının burnundan doğru Börülce, Börezli ve Kızıklı Ovasına Burhaniye üstlerine ve karşı da Kazdağlarına bakıp gideceğimiz yola karışıyoruz.
Duzludaş'ı da geçip Reşit Göleti sahasında çalışmaların hızlandığını ve üç hafta öncesine kadar
harfiyat kamyonlarının, dozerleri, kepçelerin daha sıkı bir çalışma içinde olduklarını gözlemleyip tıraşlandıkça genişleyen ve geniş bir alanı tutan gölet ayağını görünce: "Buranın coğrafyası değişmiş, kışa bağlarlar burayı ve su tutmaya başlar."
harfiyat kamyonlarının, dozerleri, kepçelerin daha sıkı bir çalışma içinde olduklarını gözlemleyip tıraşlandıkça genişleyen ve geniş bir alanı tutan gölet ayağını görünce: "Buranın coğrafyası değişmiş, kışa bağlarlar burayı ve su tutmaya başlar."
"Böyle kurak giderse burada su da birikmez, geçenki yağmur zeytinlere iyi geldi, fakat yaz yanığı toprağa ekmek sular gibi anacak!"
İleride kurumuş Kocaçay'ı geçip bir süre toz kaldırıyoruz.
Tahtacı yolundan sapıp arazi yolundan ilerleyip Ali Bayraktar'ın zeytinliğinin oradaki inek damına girdiğimizde bir küme kaz, birkaç köpek ile ahlat ağacına bağlı bir kangal hareketleniyor. İnek damını bunlar bekliyor...
Ali Bey, lokantadan aldığı kemikleri ve onlara göre yemek artıklarını bir torbayı yukarıya kaldırarak bağlı köpeğe gösteriyor. Kangal şahlanıyor, torbanın bir ibiğini yakalayıp bir lokma alacak şekilde yırtıyor, olmuyor bir hamle daha yapıyor ve bu sefer daha iri bir payı alarak aldığı paya yumuluyor. O ara ufak tefek bir köpek beni yabancılayarak üzerime geliyor, Ali Bey torbayı ona uzatınca bana olan hamlesinden vazgeçiyor, delik yerden az bir pay alıp yutmaya çalışıyor... Bir süre sonra bana gözünü dikiyor, hamle yapacak... Üzerine gidince vazgeçiyor ve torbadan bir lokma için mücadeleye başlıyor ve ben arabanın yanına yönelince gelmekte olan kaz ekibi de birden ahlatın öbür tarafındaki alana yöneliyor... Önüne içi boşalan kangal tamamen yumuluyor ve kimseyi görmüyor, ufak köpek de sessizleşiyor iyice ve uyuyan ineklerin, bu tarafta danalıktaki danaların siyah beyazlı alaca renkleri öğle vakti güz güneşiyle yıldır yıldır yanıyor... Şu an bu vadideki tüm canlılar halinden memnunlar...
Ali Bayraktar, sessizliği ile gelip bakımlı zeytinliğinin kilitli kapısını anahtarı ile açıp yol veriyor ve meyveleri laciverdi bir renge koşuya kalkmış, kurak dönemdeki buruşukluklarını geçenki yağmurlarla kısmen atmış, genç zeytinleri sıra sıra seriyor.
"Buralarda güz ve son güz daha da zeytin laciverdidir. Bunlar kasımın sonunda ve aralıkta tam siyahlaşır." diyorum.
(...)
Burhaniye, 14 Ekim 2017, Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder