Çaycuma Notları-6-
Ahatlı Köyü-1-
Bu yazımda Çaycuma ilçesinin Ahatlı Köyü’nün
adının kaynağına ve http://www.ahatlikoyu.com’daki Ahatlı Sözlüğünden
seçtiğim birkaç sözcük üzerinde duracağım.
Öncelikle Ahatlı Sitesinin derli toplu bir şekilde takipçilerinin
karşısına çıkmasında emek verenlere teşekkür ederim.
Ahatlı Köyü’nün adının kaynağı ile ilgili olarak yukarıda anılan adreste
iki anlatı yer almakta.
“Yerleşim yeri olarak düz bir alana kurulmuş olan Ahatlı Köyü pek çok
avantajının yanında, birçok risklerini de yaşamış bir köydür. Zaten Ahatlı
adını da bundan dolayı almıştır. Geçmişte birçok sel felaketi yaşamış köyümüz arkasının
yüksek olması ve önünden de Filyos Çayı’nın akması sebebiyle birçok afete maruz
kalmıştır. Köyümüz yağan yağmurlar ve Filyos Çayı’nın taşması sonucu çok
kereler seller içerisinde kaldığından civar köylerden geçenler Afatlı diye köyü
adlandırmışlar ve bu, zamanla değişe değişe Ahatlı şeklinde söylenmeye
başlanmıştır.”
İkinci anlatı ise: “Civar köylerden Çaycuma merkezine gidenler
genellikle köyümüzün ortasından geçen yolu kullanmaktadırlar. Bu yol şu anda
kağıt fabrikasının içinde bulunmaktadır. Geçmişte bu yol üzerinde bir çeşme
varmış ve köyün kızları bu çeşmeden su dolduruyorlarmış. Köyümüzde herkesin peşinden
koştuğu ve evlenmek istediği ünü civar köylere yayılmış bir kız varmış. Bu kız
yabancı bir atlı ile kaçınca, köyün gençleri “ah atlı ah” diye serzenişte
bulunmuşlar. Bu hadiseden sonra köyün adının Ahatlı şeklinde söylenmeye
başladığı anlatılmaktadır.”
Araştırmalarda; “yer adları, kültür tarihi
bakımından çok büyük bir önem taşır. Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşmesinde
de görüldüğü gibi Türkler, çeşitli geleneklere bağlı olarak yer adı
vermektedirler. Bazen milli kültürün bir parçası olarak Orta Asya’daki yer
adları, Anadolu ve Rumeli’deki benzer yerlere verilmiştir. Bazen, bir boy veya
oymak, yerleştiği yere boyunun veya oymağının adını vermiştir. Bazen, boy beyi
veya boyun bir büyüğünün adı verilmiştir. Bunların yanı sıra arazi şekline,
yerleşme esnasındaki bir olaya, eski bir totem olan ve silik izleri hatıralarda
devam eden bir hayvanın adına göre de isim verilir veya alınırdı,” görüşü hep
vurgulanmaktadır. Bu çerçevede Ahatlı
Köyü’nün adının kaynağına da ışık tutacak, tarihi belgelerden yararlanılarak
oluşturulmuş bu konudaki en kapsamlı çalışmaların başında gelen Cevdet
Türkay’ın Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve cemaatler adlı eserin 50.
sayfasında, “Aşiretin adı: Ahadlı(Ahadlu), yerleşim yeri, Antalya Kazası(teke
sancağı), bağlı olduğu topluluk, yörükan taifesinden”, yine aynı eserin 159. sayfasında, “Ahadlar,
Ahadlar Kebir(Ahadlı, Ahadlu) maddesinde yerleşim yeri, Teke, Kaş Kazası (teke
Sancağı), Hamid sancağı, Hasan dağı Yaylağı(Adana), Tarsus Sancağı(Adana),
Akabad Kazası(Kocali), Sis sancağı(Adana Eyaleti), İçel Sancağı, Adana,
Karahisar-ı Nallu Kazası(Hüdavendigar Sancağı), Gümilcine Kazası(Paşa Sancağı),
Gümilcine Kazası(Paşa Sancağı), bağlı olduğu topluluk, Konar-Göçer Yörükan
Taifesinden.” Bu eserdeki yerlere
baktığımızda Ahadlı’nın bir cemaat, yani oba, topluluk, sülale olduğunu ve bu
sülalenin de oldukça yaygın olduğu anlıyoruz.
1530 tarihli Muhasebe-i
Vilayet-i Anadolu Defterindeki yer, topluluk isimlerinde ve Çaycuma’nın 500 yıl
önce Yedi Divan olarak ifade edildiği bölge haritasında da Ahadlı kayıtlarına
ve Ahatlı’nın bugün mahalleleri olan mahalle isimlerine rastlanmamakla birlikte
bu kayıtlarda “Ahad Danişmend 479. sayfada, Ahad Fakih, İmam 465. sayfada, Ahad
Şeyh 463. sayfada” geçmekte. Bu
Ahad’larla da bir bağlantı kurulabilir köyün adı. Bolu Sancağı Viranşehir
bölgesinde Ahad Danişmend Çiftliği, Tennur Divanı Viranşehir Kazası sayfa
479’da geçmekte. Yedi Divan bölgesinde Danişmendli Divanı 1530 kayıtlarında
geçiyor. Buranın bugün Tarışmanlar diye
telafuz edildiği ve Karaahmetler Köyü’nde bir mahalle olduğu sanılıyor. Bu yer
isimlerine bakıldığında Ahatlı Köyü’ndeki kurucu aile ile bir bağı olma
olasılığı da düşünülebilir.
Ahatlı
Köyü’nün ve mahallelerinin buralarda 1530 yılından sonra kurulduğunu
söyleyebiliriz, fakat Akça-alan karyesi(köyü) Kastamonu Livasında(sancağı)
sayfa 105 ve 689’da geçmektedir, yani 1530’larda Kastamonu bölgesinde
Akçaalanlar görülmekte.
Ellezli de bir
boy adıdır. C.Türkay’ın eserinin 298. sayfsında Timurhisarı Kazası(Siroz
Sancağı) olarak kayıt altına alınmış.
Sonuç olarak,
Çaycuma ilçesine bağlı olan Ahatlı Köyü’ndeki “Ahatlı” sözcüğü hikayeler güzel
de olsa durup dururken bir köyün adını oluşturmada kullanılmamıştır. Bu
sözcüğün, yukarıda belirttiğim gibi bir sülaleye, topluluğa bağlanmasının
yanlış olmayacağı kanaatindeyim, yani Ahatlı, Ellezli, Akçaalan bir sülalenin,
bir topluluğun temsilcileri tarafından unutulsa da atalarının hatıratının
buralara yansımasından başka ne olabilir ki. Kökenler için köyün adının kaynağı
için yukarıdaki sözcük belgeler doğru iz sürmenin önemli birer taşıdır
diyebiliriz.
Diğer türlü
Filyos Çayı’nın vadisindeki köylerin en az yüzde yetmişinin uğradığı sellerden
adı, Afet’ten Ahatlı olmalıydı.
“Ahatlı Sözlük” ten: Sergen: raf, demek. Ser-
fiil kökünden geliyor. –gen fiilden ad yapım eki almış.
Gızgu: süngü,
demek. Ekmek etmede kullanılmakta. Gız- fiil kökünden geliyor. Fiilden ad yapım
eki almış.
Göynek: atlet.
Bu sözcük göynümekten olabilir. Teri çeken.
Top: pencere.
İlk burada duydum. Pencere, Farsça bir sözcük. Acaba eski pencereler yuvarlak
mıydı. Bir şey atılan yerden mi top denilmiş, bende yaptığı çağrışım bu. Bu
sözcüğü Filyos Çayının Perşembe tarafı kullanırmış. Bu da ilginç.
Gongalak: kelebek.
Gon- fiil kökünden gelmeli. –galak yapım eki işlevi bitmiş bir ek olmalı ya da
“kalak” olmalı, yani konupkalan..
Suluk: lavabo.
Su’dan –luk addan ad yapım eki ile türemiş sözcük.
Boğar: pınar.
Mıngar. Mungar, pıar, puar… Pınar.
Çangalak: ağaç
dalı. Bu sözcükle ilgili düşüncem yok. Değişik geldi.
Bıldır: geçen
yıl. Anadolunun birçok bölgesinde geçen yıl anlamında böyle de denilir.
Çangal: doruk.
Halk ağzında dallı budaklı ağaç demek olduğuna göre, ağacın doruğu olmalı. Fasulye
sırığı anlamı da varmış.
Şak: yarısı,
pay, bölüm. Sözlükte, yarma, yarılma, yarık çatlak.
Yüzlük: yüzük.
Belki de sevgilinin yüzünü görmeye nail olmanın işareti olduğundan mı?
Tavşut. meyve
kurusu. Bu sözcükte bir tav var ama şut hiçbir çağrışım yapmadı.
Kömüş: manda.
Gömülmekle ilgili. Kömüş batak ve çökek yerleri çok sever, yani batağa, çökeğe
gömülenden türemeli.
Gürez: hindi.
Gürlenmekten. Tüylerini gür gösteren.
Doğa: erkek
hindi. Hiç duymadım.
Değişik
sözcükler. Burada üzerinde durmaya çalıştığım sözcükler Çaycuma yöresinde
kullanılsa da bu sözcükler pırıl pırıl bir Türkçeye işaret ediyor.
(...)
Çaycuma, 13.01.2012, Seyfettin
Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder