Çaycuma İlçesi Dağüstü Köyü-1-
Dağüstü Köyü (Horcinaz) -1-
-Bir zamanlar davarları ve yün çorapları ile meşhur bir Çaycuma köyü-
Köy, Çaycuma’nın
güneybatısına düşüyor. Bürüncek ve Hatipler Dağüstü’nün mahalleleri. Buranın rakımı
400 m .’lerde.
Çaycuma coğrafyasına göre dağlar üstünde sanki… Eski adı Horcinas. Köydekiler
bu adı biliyor. Halk da öyle ifade ediyor bölgede. Köyün adı değişeli çok da
olmamış. Yetmişler olmalı bu tarıh. Horcinaz
yazımı itibariyle biraz farklı olarak kayıtlara geçse de 1530 tarihli
Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinin 525. sayfasında Bolu Livası Yer Adları
Dizininde “Horcanus Divanı” olarak
geçmekte. Aynı tarihli kaynakta Yedi-Divan ile ilişkilendirilmemiş. Horcanus
Divanı Hızır Bey İli Kazası (Çeharşenbe-Çarşanba-Çarşamba) ile Çömlekçi’den
başlayıp Devrek köylerini, Beycuma’yı da içine alıp Mengen’e kadar dayanan
Bakacakkadı’dan Çömlekçi’ye kadar Filyos Çayı’nın batı yönlerindeki
yerleşmeleri kapsayan bir bölge olarak geçmekte. Hala bugün bile Perşembe bölgesinin
halkı Filyos Çayı’nın batısında kalan Çaycuma’nın da olduğu yeri Çarşamba
olarak ifade eder.
Yukarıda anılan defterde: “Karye-i Horcanus divanında çiftlik yer vakıf tamamdır. Hasıl, 146” olarak kayıt edilmiş.
Köyün gelirinin bir hayır işine ayrıldığını anlıyoruz. Bu bir tekke midir,
medrese midir, bilemiyoruz. Bunu anlamak için avarız defterlerine bakmak
gerekiyor. Bura divan olduğuna göre o zamanlar da büyük ve dağınık bir
yerleşme. Bu yerleşmenin niteliklerini anlamak için “divan” terimini, sözlük ve kaynaklardan özetleyerek aktaralım.
Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmani’sinde, divan, "Karadeniz sahilinde, ekseri Bolu ve Canik
sancaklarında, ahali, köy köy oturmayıp, haneler müteferrik (ayrı ayrı)
olduğundan 50 yahut 100 hane bir kariye (köy) itibariyle kayıt olunup, bunlara
vergileri bir divan pusulası ile tevzi olunur. (dağıtılır)
Osmanlı idari birimlerinden Niyâbet (nahiye), divanlardan oluşmaktaydı.
Divan ile bölük terimi eş
anlamlıdır. Divanların başında bir divanbaşı bulunurdu.
Tahrir defterlerinde divanlardan bahis 16.
yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Kayıtlarda, divanların özellikle Batı
Karadeniz vilayetlerinde olduğu anlaşılmaktadır. Divan, dağınık halde bulunan köylerin
bir araya gelmeleriyle oluşan bir idari birimdi. Amaç onlarla kolay irtibat
kurulması ve vergi toplanmasında kolaylık sağlamaktı. Edebiyatta bir şiirler
kümesine divan dendiği
gibi, idari bağlamda bir köyler kümesine de divan deniyordu.
Osmanlı döneminde göçmenlere eğimli arazilerde
veya ormanlık alanların içlerinde ve kenarlarından toprak verildiğinde bu
yerleşimler geniş arazili ve birbirinden me Cumhuriyetten sonra idari yapısının değişmesi sonucu
köylere dönüşmüş, geri kalan, köylere ait olamayacak kadar dağınık ve düşük
nüfuslu olanların halkı ise geleneklerini sürdürerek yerleşmelerine 'divan' demeye devam etmişlerdir. Zaman
içinde divanlar içindeki yerleşim çekirdekleri oğul vererek büyümüş, bir kısmı
mahalle, bir kısmı köy haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde köyler yeniden
örgütlenince eskiden divanları oluşturan bu yerleşimlerden birkaçı birer
muhtarlık haline getirilmiştir.
safeli olarak verildiği için, bunlar geleneksel köyler şeklinde değil, divan adı verilen idari ve mali bir birlik olarak örgütlenmişlerdi. Eskiden divan olan yerleşim birimlerinin büyük bölümü
safeli olarak verildiği için, bunlar geleneksel köyler şeklinde değil, divan adı verilen idari ve mali bir birlik olarak örgütlenmişlerdi. Eskiden divan olan yerleşim birimlerinin büyük bölümü
“Köyden küçük yerleşme şekli olarak kabul
ettiğimiz yerleşme ise, divanı oluşturan mahalle üniteleridir. Bu mahallelerden
biri ve de muhtemelen kuruluş tarihi en eski olanı, divan muhtarlık
yerleşmesinin merkezidir. Muhtarlık, bu mahallede bulunmaktadır. Mahalle üniteleri
ve sonuç olarak bu mahallelerin oluşturdukları divan muhtarlığı, kurucularının
adlarıyla anılır. Örneğin Çavuşlu Divanı, Döğdüren Divanı ve Karagöllü Divanı
gibi (Sergün, 1986:81-86) Ancak bazen de, divan adı altındaki bu muhtarlık,
divanı oluşturan mahallelerin hiçbirinin adını taşımayabilir. Mahallelerin
kurucularının bir şahış veya aile (Topçuoğlu, Sarıbeyli, Sabırlı, Hocaoğlu…
gibi) oluşundan da kolayca anlaşılacağı üzere, divanlar ve bunların
mahalleleri, iç ve dış göçlerle gelip yerleşilmesi yoluyla oluşmuşlardır.
Bunlardaki ekonomik faaliyetler, ekip biçme ve hayvan yetiştirmeye dayanır.” Prof.
Dr. Hayati Doğanay, 1997, Türkiye Beşeri Coğrafyası s. 310.
Bugünkü Çaycuma’nın
büyük bir bölümü yaklaşık 500 yıl önce Kaza-i
Yedi Divan olarak geçmekte. Bu Yedi
Divan Bolu Sancak’ına bağlı. Bugünkü Çaycuma’nın bir bölümü de özellikle bugün
bile yaşlılarca Çarşamba diye adlandırılan bölge de 500 yıl önce Kaza-i Hızır-Bey
İli Çeharşenbe Dahi Dirler olarak 1530 kayıtlarında geçiyor. Hızır Bey İli
Kazası olarak kayıtlara geçen yerleşmenin bugün, Mengen’den 3-5 km . sonra levha ile gösterilen
Hızır Baba Türbesinin ve Beycuma’daki Hızıdbey Türbesi bu bölgeye ad olmuş
tarihi kişiliğin yüz yıllar sonrasına yansımaları olduğu anlaşılıyor. Demek ki
bu isimler onun hatırasını yansıtıyor. Yorumladığımızda, Horcanus ismi buralarda 500 yıl önce de varlık gösteriyor. Köyün
kuruluş tarihini 1530’dan öncelerde araştırmak gerekiyor. Bu ayrı bir araştırma
konusu.
Bu toprakların
yetiştirdiği araştırmacı, eğitimci yazar Hamit Kalyoncu’nun 2005 yılında
basılan Kömürde Açan Çiçek adlı
esrinin 58. sayfasında, 1850 yılı Viranşehir Sancağı, Çarşanba Kazasına bağlı Hercenos Divanı olarak geçiyor. 1850
tarihindeki ve 1530 tarihindeki kayıtlarda yazım farkı bulunsa da şu an
köylülerce Horcinaz olarak ifade
edilen yerleşme buralarda kesintisiz olarak varlık gösterdiği bilgisi ortaya
çıkıyor.
Horcinaz
Keller’e, 1990’lı yıllarda kendinden ayrılan Güzelyurt’a, Sipahiler’e
Esenlik’e, Yeşilyurt’a, Osmanlı’ya, Karaman’a ve Çukurören’e komşu.
Zaman içinde Horcanus’un içindeki
yerleşim çekirdekleri oğul vererek büyümüş, bir kısmı mahalle, bir kısmı köy
haline geldiğinden belki de Esenlik, Sipahiler (Siyahlar), Yeşilyurt
yerleşmeleri köylere dönüşmüş olabilir. Esenlik’in eski adı olan Arapoğlu ve
Sipahilerin eski adı olan Siyahlar yerleşmeleri mezra, karye ve divan olarak
1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde geçmemekte. Güzelyurt’un
köy unvanına geçişinin altında da dört mahallenin Horcinaz’dan ayrılması
gerçeği bölge insanınca bilinmekte.
Horcanus adının anlamı bilinmiyor. Köyün yeni adı toponimiye göre, fiziki
coğrafya terimlerinden olan dağdan, çevreye göre yükseltiler üzerinde
olduğundan verilmiş. Düşünülerek ve beğenilerek verilmiş olmalı.
Dağüstü, ilçeye, birçok köye göre uzak
sayılır. Tarihte divan olarak idari bir yapı göstermiş Dağüstü’nün çeşitli
yönlerine bilgiye ulaştığımız sürece bundan sonraki bölümlerde değineceğim.
Yazının birinci bölümünü köy Muhtarı Ercan Karakuş’a, Emekli Öğretmen Mehmet
Akdoğan’a ve köyün yazılması gerektiğini aklıma düşüren İsmail Akyol’a
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
(...)
Çaycuma,
26 Ocak 2012, Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder