Çam Kokulu Yeniyıldız Ortaokulu Satrançla Tanışıyor-4-

ÇAM KOKULU YENİYILDIZ ORTAOKULU SATRANÇLA TANIŞIYOR-4-

"Ben hep yaşamdan yola çıktım. Bunun içindir ki hadi övünelim, Anadolu'nun türküsünü ilk kez başkalarından ayrı bir biçimde söyledim. Gerçekleri anlattım. Gücüm yettiğince de içine şiir katabildiğim için, bu tutumumu beğenmeyen art düşüncelilere, küçümseyicilere rastlamadım. Bugün 20 yaşında yazdığım şiirler bile güncelliğini tüketmiyorlarsa, elbette başka niteliklerinin yanı sıra, bu sürekli gerçeğin kalıcılığından güç alıyorlar."
Şairin yaşamı ve sanat anlayışını verip Tokat'a Doğru şiirinde bu izleri, bu izlere eren söyleyişleri irdelerken ilk dersimiz, Fethi Efendi'nin salladığı zille sona eriyor. 
Öğrenciler, öğretmenim derse devam edelim, siz nerelisiniz?"
"Tamam, ikinci ders tanışacağız, şimdi bahçede biraz hava alın, görüşürüz." diyorum.

Fethi Efendi'nin salladığı zille ikinci ve bugünün son dersine giriyoruz.
Öğrencilerle tanışıyoruz, kendimden bahsediyorum. 
"Başka hangi dersimize geleceksiniz?" diyorlar.
"Türkçe, İngilizce, bu sınıfın Matematik, tüm sınıfların İş Teknik dersi. Yarın öğle sonu İş Teknik dersi var, ne işliyorsunuz, yaptığınız bir çalışma, iş var mı?"
"Yok, başka ders çalışıyoruz."
"O zaman, birkaç kişi sıranın üstünün yarısı kadar kullanılmayan tahta, bir testere, birer cep bıçağı, çıta parçası, değnek, ince odun getirin; kızlar da cetvel, kalem boya kalemi falan varsa getirsin, çok seveceğiniz bir şey yapacağız, Türkçe'den de sözlüğü olan getirsin, herkese iyi akşamlar."
"Matematikten ne getirelim,"
"Defter kitap yeter." 
Sınıfın sıcaklığını bırakıp Karaşam'ın gölgesinin yattığı, gölge ve hafif buzlanmış bir yoldan köyün meydanına varıyoruz. Öğlen vakti köyün minibüsü ile geldiğim kahvelerin önünde, o zamankinden biraz daha az yaşlılar, gençler bir arada. Onları selamlıyorum. Yaşlısı genci herkes ayağa kalkıp, "Öğretmen Bey tekrar hoş geldin." diyor.
Başında fötr şapkalı, düzgünce giyimli, dolgun ve orta yaşlarda birisi: "Ev işini hallettik, odun sobası da varmış, şimdilik aylık beş lira yeter, yılbaşında tekrar konuşursunuz, şimdi gençler kahvedeki eşyalarını taşısın, odun falan da gelir birazdan, ev hemen Osman Bakkalın orada."
Kale kapısı anahtarı kadar büyük bir anahtarı tutarken, "Bu cebe de sığmaz." 
Sonra köydeki adının Kır Ahmet olduğunu öğrendiğim yaşlılardan biri, "Kapının üzerine koy Öğretmen Bey, köyümüzde hırsızlık olmaz," diyor.
    
(...)
Burhaniye, 12 Mart 2019, Seyfettin Ceylan






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sivas Yıldızeli Nallı Köyü Yazıları-1

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

KIRK ÇINAR KORULUĞU "BİR YATILI OKUL HİKAYESİ"