ESKİŞEHİR İLİ SEYİTGAZİ İLÇESİ YAPILDAK, OYNAŞ, (Bozkırın Aynasına Yolculuk, Han Tarafları-3,2)
Orman köylüklerinin göç etmemesi, var olan el sanatlarının ve geleneksel uğraşlarının, kendi kendilerine yetmelerini sağlayacak biçimde gözden geçirilmesi, sürdürülebilirlik için eğitimin buna göre düzenlenmesinin yararı anlatmakla bitmez.
İleride sanki dağ kadar tepelerin başlarını tutmuş kaya bayraklar, buralarda, bundan sonra yolumuzu yeşilin, hala yemyeşil ormanların içinde yer yer beliren kayalar ve bazı yerlerde yatak, söğüt popülasyonlarının kucaklaştığı düz, sulağımsı meralar, bazı menzillerde tarihi köyler manzarası betimliyor. Köylerde bizi kiremitli çatıların bilindik renkleriyle soluk toprak renkli kalın avlu ve ev duvarları, çift kapılı, avlu kanatlıları... Arada bir de renkli kent evlerine benzeyen, yalnız yazları gelinecek evler yalınlığı ve ıssızlığı.
Yolumuzun ilerlediği tekmil vadi düzlüğüne oralara başka bir varsıllık katan yeşil, karaçam ormanları çıralı mis havasını aşağılara yolluyor. Zaman zaman indirdiğimiz arabamızın açık camından bu kaliteli hava içeri doluyor. Ormanlar, her daim, buralara ve yurdumuza ve evrene solusun. Ormanlarda ağaçlar kardeştir ve birbirlerini kollar. Bunların ılıman iklimi dağlık köylerde insanlara, yurtlara taşar. Dağlık köylerin evleri, evlerinin avluları, ekmek evleri, fırınları bile orman ılımanlığındadır. Buraların hayvanları daha sağlıklı, sütü, yağı, yoğurdu başkadır. Zamanında teknolojiden uzaklıkları, dağlardan elde edilen yiyeceklerin uzun süre bozulmadan saklanması kültürünü de yaratmıştır. Evvelden birçok saklama kabı ağaçtandı.
Belki de, şu tarlanın içinde yok edilen ormandan geriye kalmış anıt çamlar, yakın tarihimizin Kurtuluş Savaşında namluların çevrildiği ya da işgalcilerden zarar görmemek için sık dallarının arasına saklanılan bir korunaktı.
Yazılıkaya'dan sonra yatakta dar bir araziden ormanlık alana ve yol kıyısında bir söğüt popülasyonuna, Yapıldak'a doğru yol kıyıları sık çam fidanlığı halini almış, aşağıda açık alanda kesimle oluşturulmuş siterler. Yapıldak köyü bir düzlüğü tutuyor, buranın üç tarafı orman yeşiline vermiş yüksek tepe ve dağları, yalnız bir tarafı kıraç yamaçlar gibi.
Köyün içinde yolların çatallaştığı bir köy meydanında yüksekçe bir direğin üzerinde mart ve nisana kadar ıssız kalacak bir leylek yuvası, az ileride yapağıları uzamış altı koyun, sahibinin önünde köyün sokaklarından bize doğru geliyor.
"Uzamış yünleriyle kışa hazırlar," diyoruz.
Çocukluğumda annemin ördüğü, nakışına baltalı denilen, buz bağlamış yün çoraplarım ile karda çığır teperek yaylıma çıkan koyun ve keçilerin buz çakılı bağlamış halleri, bir de yalın, yün renginde "örme" denilen kazağım aklıma geliyor.
Yapılkdak'ı çıkıyoruz, iyi bir içme suyu olmalı, sabah da burada birkaç araba bekliyordu, şimdi de su almaya gelenler var, Yapıldak Suyu olmalı. Bu su, demek ki kaliteli. Sonradan araştırıyorum, anlatıcılar, Hacınınpınar, diyormuş buraya. İçiminin güzel ve çayının iyi olduğunu, civar köylerden ve Afyon tarafından da sürekli su almaya gelenler olduğunu, söylüyor.
Yapıldak köyünün Afyon köylüklerinden Kıyır köyüne yakın yaylası da varmış, buraya Yapıldak Yaylası deniliyormuş. Yapıldak'ın çevresini tutan ormanlık alanlarda genellikle karaçam, kır kavağı(titrek yapraklı kavak, dağ kavağı) ve güney yamaçlarda da meşe popülasyonu hakimmiş.
Yapıldak'tan Osmanlı Yer Adları Sözlüğüne göre, 1528 tarihinde Karahisar-ı sahib'e bağlı bir kaza olan ve yakın tarihte Kırka, Seyitgazi ve Eskişehir'e ait bir köy statüsüne dönen Oynaş'a doğru yol kıyılarının şarampolleri sık çam fidanlığı. Verimli düzlük üzerinde iyi yaylıma kavuşan sürülerin sevinçten oynaştığı yaylalara ithafen Oynaş denilmiş olmalı, önümüzdeki bu yerleşmeye. Düz yatak tarlalar etrafı çevreleyen ormanlardan ya da verimli meralardan açılmış olmalı, bazı yerlerde tarlalar ormanlık alanlara ulaşmaya çalıştığı yerde ormanlık seyrekleşiyor. Buralarda birkaç anıt çamlar bir düzlüğün ortasında, tarım alanının içinde kalıyor. 1530 Osmanlı kayıtlarına kaza ve nahiye olarak geçmiş, şimdinin bu küçük yerleşmesinde taş ve kerpiç evler bir yerde sıklaşıveriyor. Oynaş nahiyesi bir bölgenin adı, Osmanlı idari yapılanmasında genellikle nahiyelerin yönetim merkezi bulunmadığı açık.
(...)
Eskişehir, 07 Aralık 2022, Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder