Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eskişehir Han İlçesi Yazılıkaya Köyü

Resim
BOZKIRIN AYNASINA YOLCULUK BOZKIRIN AYNASINI GÜNEY TARAFLARDA ÇEVRELEYEN YAZILIKAYA TARAFLARI ÇİFTELERE DOĞRU-1- Bozkırın Aynasını Güney Taraflarda Çevreleyen Yazılıkaya Taraflarından Han'a Uğramadan Çifteler Üzerine  1530 tarihli Osmanlı kayıtlarında Yazılıkaya Yaylaları olarak ifade edilen coğrafyadayız. Bu kaya tepeler, bazı bölgelerde çam ve ardıçlıkların içinde haki yeşile, yüzlerce dalgalı kaya yamaçlarında iklimin ve insan emeğinin yarattığı pencere, kapı ve in görünümlü taş resimlere dönüyor.  Friglerin antik yolu bereketli dar vadilerde egzotik bir coğrafyaya giriyor buralarda, kadim uygarlıkların inanç ve devletlerinin güç gösterilerinin dalgalı panolarını izleyip kayalardan b eslenen sağlam çamlıkların ıslıklarını dinleyip temiz havasını soluyoruz açık camımızdan durmaksızın. Son güze kadar güz kızılına evrilmiş, güneydeki meşeler, gökyüzünü tutan koyu bulutların matlığında kiremit rengini alıyor, yeşil bir tepenin tam üzerinde koyu bulutları iyice yırtılmış bir yer...

SON TEBESSÜM-CENGİZ ADIBELLİ

Resim
SON TEBESSÜM -Bu Ocak ayında oraya, üzerine kızgın tereyağı dökülen iskender yemeye gidelim derdirten ve Kemerli Kalemdan Köprüsü hala ayakta mıdır?... - Biraz kırsal deneyimli, hatta sahil bile görmüş, çok kentli genç bir öğretmenin zor coğrafyaların kapladığı Beşbulak köyünde bir öğretim yılı boyunca ay ay gelişen olaylar ve edindiği hayat tecrübeleri, pasaj pasaj Halil Cibran tadında okuyucuya veriyor.  Zülfü Amca, müthiş bir kahraman, Son Tebessüm, Zülfü Amca ve Genç Öğretmen portresiyle, hem fiziksel hem de ruhsal portresiyle öykü tadını ve hacmini aşıp bir solukta okunan bir Anadolu romanı oluyor. Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Beşinci Dağ, Ermişin Bahçesinden gibi bir solukta okunan bir kitap... Anı- Otobiyografik izler taşıyan eser, Soma, Bademli sahilleri, yeşillikler içinde Kaz Dağına bakan -adı verilmese de- Burhaniye ile tam somutlaşıyor.  Rüyalarla ve elektriklerin geleceği umuduyla o zor coğrafya soluklanıyor. Kitapta bir de Dicle meta...

ESKİŞEHİR'E GÜZ GELİR

Resim
ESKİŞEHİR'E GÜZ GELİR Dökülürken at kestaneleri,  Eskişehir'e güz gelir. Bir düzgün mahalle Sümer'in kaldırımlı yollarına cephe kaldırımdaki at kestanelerini geçen uzun boylu her daim yeşil ağaçlar.  Birisinde buzun arkasında kalmış değişik bir yeşil Mavi ladin Kırmızı ladin Yeşil ladin Avrupa ladini Sibirya ladini Doğu ladini Yemyeşil çimleri biçilmiş her zaman. Sarmaşıklarda, güllerde güller. Sararan ve güz kızılı bir sarmaşık yaprağı Sümer mahallesinin büyük evlerinin bahçelerinde  bahçıvanlarla davara gitmeyen köpekler  yeler Sümer mahallesi yolum üzeri. Yollarına yaprakları kızarıp kızarıp upuzun düşen at kestaneleri Dokunur yapraklara süpürgesini upuzun çalan çöpçü Sevmişler tarladan kalma kuvvetli toprakları... Dirayetli bir belediye başkanı bu verimli topraklara imar vermiş olmalı seksenlerde Yaşlı cevizler,  Elmalar, Kirazlar, Vişnelik Bir de Kanlıkavak... Tarlalardan kalmış olmalı Ben...

Amasya İli Gümüşhacıköy İlçesinin Köseler Köyüne Güz Yazıları-1

Resim
(Yaprakları Sarı Eylüller Kadar Sararmış Gurşan Dede'deki, Göğdere'deki, Kabaklı Seki' deki, Suçıkan'daki, Gısığın Ötesindeki, İndere'deki Hamur Kirenlere, Hamur Gibi Olmuş Armutlara) Taş duvarlarıyla kadim köylük yerlerdendir Köseler. Mevsimler dallarından gelir oranın, mevsimler dallarından gider oranın. Kızarırken ormanların çevrelediği Köseler Coğrafyası, güz kızıllığı, sarı yaprak, sarı eylülden sonra ayvalar, aluçlar, sarı bir yonuz eriği, bal armutlar ve ahlatlar tarihi ve katıksız tatlarla emek dolu günlere durur. Gısıktan öte bir kirenlik vardır, Gurşan Dede'de bir kirenlik vardır, sararıverir güz güneşleriyle. Gurşan Dede güneçtir, taşlık rengi hep gridir, taşlıkların biriktirdiği suların beslediği müthiş bir yeşillik kaplar oraları baharları ve yazları, güneç olmasına rağmen hemencecik susamaz, mevsimler isirinlerin, kirenlerin, pelitlerin, ardıçların dallarından sıyrılıp inerken ve zaman sivri taşların üzerinde sekerken ilk güzle ki...

Bozkırın Aynasına Yolculuk/Eskişehir'in Seyitgazi Tarafları-5

Resim
Bozkırın yalın aynasında tarihten manzaralar karmaşası, bu kervan yolları üzerindeki menzillerde ve kavşaklarda biçimlenmiş kadim yerleşmelerde Seyit Battal Gazi Külliyesine yayılan mistik musikiyi, burayı ziyarete gelenlerin oturup çay kahve içmeleri meşhur haşhaşlı katmerlerinden yemeleri amacıyla belediyenin üç yıl önce faaliyete geçirdiği Seyir Teras Kafenin teraslardaki bölümü dinliyor. Burası güzün soluk güneşini iyi alsa da ince bir soğuk, kapıları ve camları kapatılmış mutfak kısmına servis penceresi olan ve otantik düzenlenmiş salona çekiyor. Salona girince insana iyi gelen bir sıcaklık tüm bedeni ısıtıyor.  Salonun ilerisindeki masalardan birine mutfak kısmına bakar halde oturup bir çay söylüyorum. Mutfak bölümünün orada duran genç, çayı getiriyor. "Havalar erken mi soğudu, bu sene?" "Evet, birden soğudu, güneş de var ama soğuk esiyor, ekim gelmeden kapıları pencereleri kapatıp bugün ilk defa sobayı yaktık," diyor. "Kafeniz sıcakmış....

Bozkırın Aynasına Yolculuk/Eskişehir'in Seyitgazi Tarafları-4

Resim
Yamaca sonradan yapılmış merdiveni bitirip külliyenin kalın duvarları ile dev kemerli giriş kısmının başladığı tarihi yapının taş zeminine bastığım noktada hem sıllık kazanıyor, tekmil yamaç ağaçlandırılmış. tarihi kervan yolu üzerinde bulunan derbent adından bozulduğunu sandığım, Derebenek Mahallesini hem de Eskişehir'den şehre gelen yolu görecek bir bakacak oluyor ve şehre yukarıdan bakıyor, burası... Yapının etrafı genellikle çam ağaçları ile daha da bir var Tam güneşi çeken bir noktada olmama rağmen havada ince bir soğuk var. Dört kalın kemerin, kalın duvarlara yüksekçe baktığı ve bir kale kapısını andıran hem basamaklar hem de az eğimli bir rampa ile tarihi yapının ihtişamı içinde ilerlerken yüksek yer, tepe kültü kavrayışıyla tarihin değişik zaman dilimlerinde buraya eklene eklene geniş bir alanı tutan tasavufi bir müzik tüm yatırların bulunduğu yerlerde ve Kırklar Meydanında yankılanıyor. Bir mistizm var burada. Derviş, çekeceği çileye aşık olurmuş, çi...

Bozkırın Aynasına Yolculuk/Eskişehir'in Seyitgazi Tarafları-3

Resim
Tarihi dokusuna uygun olarak restore edilmiş Çarşı Camii nin kuzey tarafından da fotoğraflar alarak "Seyit Battal Gazi Külliyesine Hoş geldiniz" tabelasıyla, bölgeye, yakın tarihte karakolluk da yapmış, harap bir bina ve Tekkenin doruğunu etrafındaki ağaçlarla tuttuğu dik bir yamacı kucaklayan yeni yapılmış iki katlı, beyaz renkli yapının hakim olduğu temiz ve bu saatlerde güneşi eksiksiz bir sokakta ilerliyorum.  Terk edilmiş karakol binasının giriş kapısında 1948 yazıyor, kullanılmayan bina solsa da bahçesinden dışarı taşan ağaçlar capcanlı, hayat ağaçlarının geniş yaprakları güneşte parıldıyor. Sokak, çok gitmiyor, birden dikleşip yükselen ve yer yer tepenin içindeki kaya damarları yüzeyde belirgin hale gelmiş bu coğrafi elemanın aşılması amacıyla birçok basamağı bulunan bir beton yolda hem çıkıyor hem de kıyıları tutan kanaatkar hayat ağacı, Anadolu bozkırlarındaki tarlaların süslerden, değerli yemişlerden biri olan bir aya kadar ipe dizme ve yem...

Bozkırın Aynasına Yolculuk/Eskişehir'in Seyitgazi Tarafları-2

Resim
Bitişik nizam ve çoğunlukla tek katlı kıpırtısız evlerin kuşattığı dar ve kıpırtısız cadde ile Atatürk Anıtının bulunduğu, düzenlenmiş, oraya göre geniş sayılacak meydana varmadan, bir iki arabanın park ettiği kasap dükkanının oraya 67 plakalı arabamı park ediyorum. Kapısının önünde kasalar bulunan lokantanın yanında, yazdan kalma alışkanlıkla tüm masalarını dışarıya sermiş bir kahvehanenin önünde üç kişi oturuyor.  Meydanda kimsecikler yok, Ziraat Odası Başkanlığı tarafına yürüyorum, üç kişi, odanın önünde güneşe karşı oturmuş çay içiyor. İleride, köşede sandalye ve sehpalarını dışarıya yaymış Karagözoğlu Çay Ocağı.. Çay ocağının gölgeler içindeki sandalyelerinden birine oturup "Bir açık çay alabilir miyim," Çayı getirene "Burası çok sakinmiş, merkezi, caddesi bura mı?" "Sakindir, 3000 kadar merkez nüfusu." Burada iki çay içip meydana doğru gidiyorum. Hem berber hem saatçi yazan dükkana girip ustayı selamlıyorum. Elli y...

Bozkırın Aynasına Yolculuk/Eskişehir'in Seyitgazi Tarafları-1

Resim
Düzlüğünde ve belli bir yükseltiye kadar zeytin bahçeleriyle zeytin ormanlarına dönen, oralara yukarılardaki çamlıklarla her daim yeşillik katan aşağılarda ovada kış sebzelerini yetiştiren verimli bahçeleriyle ve bu düzlükleri yalayan denizle manzaralar karmaşası bir coğrafyadan yaylaları ve dağları aşarak Anadolunun içlerine doğru mekanları yaşam alanı olarak seçip de kısa yolculuklara başlayınca coğrafya bir aynaya dönüyor. Buraların her yeri bir aynanın yüzü gibi yalın duruyor ve birbirine çok benziyor, Bazı yerlerde, yalnızca, aynanın sırı kavlamış... bu sırrı kavlayan yerlerde, oraya daha iyi bakmak ve silik, karışan görüntüleri anlamak, tarihte ve günümüzde coğrafyayı kadim yerleşmelere durduran insan eylemlerini, kültürünü daha yakından anlamak için bu uçsuz bucaksız Anadolu bozkırının aynasında yolculuğa çıkıyorum. Buralarda ilk yolculuğum, Seyitgazi taraflarına... Eskişehir'in genç genç kent ormanları var. Eskişehir'in genç kent ormanlarından geri...

Pengürt Köyünün Tarihi Üzerine Yazılar-14-

Pengürt Köyünün Tarihi Üzerine Yazılar-14-     Pengürtlü   Ölmeyen Çocuk Üzerinden Yazalım 1958'de muhtarlık ayrılıyor. Sait Sopa değişime karşı, ilgisiz. s.226 Köyün ilk muhtarı Rıza Şahin. s.227 Köyün ilk bekçisi Hüseyin Yıldırım s.229 Beslenmede patates, buğdaydan sonra geliyor. Tarlalarda dağ armudu ağaçları büyük ve yaşlı. Bu ağaçlar 10-15 kişiyi gölgeliyor. Ankara'da Pengürt Köyü Kalkındırma Tanıtma Derneği s.239 Sabri ile Mehmet okuyor. Mehmet Taşkıran ile Sabri Kaya sonradan derneğe mani oluyor. Pengürt kilimleri 1967'de yapılan gecekonduları süslüyor, mobilya yok.  Vedalaşma Ankara'ya göç s. 256 Analığını evden omzunda çıkarıyor, s.258 Yayla Damı,  Balkaya, dağlık kayalık, çetin bir yerle çevrili. meşe ağaçları var, köye 15 km. uzakta s.259 Burası Dumluca köyüne 5 km. Tokma Çayı Pengürt'ün doğu tarafından geçiyor.  Dumluca Tokma'dan Pengürt 20 km. Burada vahşi hayvanlar var, ayı, kurt, tilki,...
PENGÜRT KÖYÜNÜN ADININ KAYNAĞI VE ANLAMI ÜZERİNE     Belgelerde Pengürt Söz Varlığının Aslı             1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defterinin 957. sayfasında Darende ve Divriği Livası Ziniski nahiyesi Pamkird karyesi kaydı sabittir. Bölgede, ismi değiştirilen başka Pamkird adı da olmadığına göre, halk arasında Pengürt olarak ifade edilen köy adının etimolojisinin başında, kaynağında, Pamkird vardır ve bu ad ona kaynaklık eder. Karye, köy anlamında. Bahçeli köyün eski adı olan Pengürt adı, Pamkird sözünün bozulmuşudur. Bu ad, Türklerden önceki bir adlandırma, Türkçe Sözlüklerde de geçmemekte ve Türkçe kurallara aykırı olup Farsça ve Arapça'dan geçtiğine dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bu sözün buralara eski uygarlıklardan kaldığı ihtimal dahilinde olabileceği belirtilmişti. Yeni araştırma ve soruşturmalarımda bu Divriği bölgesinde, tarihte Ermeni nüfusun yoğun olarak yaşadığı, Ermenice dili eğitimi ile uğraşan öğre...

Köyde Bayramlar

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN "Altı alaflı tavalardan Taş dibeklere haşhaşlar dökülür. Bayramlarda haşhaş kokar, bizim orada evler." Bitmek bilmeyen bayram yemekleri köylerde Gelene gidene kurulan bereketli sofralar Kavurma da düşer yoksulluğa Bizim buralarda haşhaşlı çörek keşkek çömlekleri çıkar bayram sabahına Bayramlar hatırlanmak için Hatırlıyorum, bu bayramda da sizleri, iyi bayramlar. Anımsayarak gurbetteki bayramları Ve oralarda köylere değil de zeytine gidiyormușuz sanki Ve zeytin yurduna sanki Ve oraların güven veren tanıklarına gidiyormuşuz sanki... Zeytin ağacında genç sürgünlerdir, oralarda hayat. Ve genç sürgünleri besleyen güvenilir tanıkların kovukları ev, gölgeleri sofra... Yüz yıllarla kazanılmış şahsiyetlerin huzuru oralar... "Ne kadar köy varmış bu tarafta!" demişti bir bayram öncesi bir ömür bayramlaştığım Bizim buralarda güzü bekleyen saman sarısı biçilmiş ekin tarlaları   Reçberlerin saati, günü, tekmil takvimi başka... Takvi...

Niğde-Ulukışla, Yeniyıldız Köyü

YENİYILDIZ YAZILARI-11- (...) Bir de düğme çiçeği vardır, bu, ekinliklerde kırmızı kırmızı olur, küçükten bir çiçektir, öbür tarafları gelincikler basar, kiraz dallarının kızardığı zamanlarda. Kirazlarında geç kalan bir al, 1500 m.rakımın üzerindeki buralar ve çam kokulu, kekik kokulu, dağ çayı kokulu Çanlı Yaylasının, Ahurguzu Yaylasının, Öşşeğin, Fatmalığın, Akkaya'nın ve yukarıları ta Köseli Dağına, öte tarafta Bolkar Dağına ve en zirvedeki Medetsiztepe'ye dayanan tekmil dağ ve tepelerin serinliği ile birden kızan güneşi serinleterek veren bu ender coğrafya 1980'li yıllarda birkaç bahçe ile üretime başlayıp 2000'li yıllarda alternatif tarımsal faaliyete dönüşüp hayvancılığın yanında bir geçinim alanı olan ve bölgesinde gittikçe meşhurlaşıp elmalıkların önüne geçen Yeniyıldız kiraz bahçeleri, yavaş yavaş al renginde demlenir ve tekmil kızarır. Müthiş bir kiraz kırmızısıdır, bu. Bu kırmızı albenilidir, suludur, etlidir. İnsanın iştahasını artıran müthiş görüntüsüyle or...

Çaycuma Yazıları

Resim
Yandım Ela Gözüne ve Çağrıştırdıkları   Eser, yeni çıktı, Kurgu Kültür Merkezi Yayınlarından. Okuyucusu ile de 11 Aralık 2013 Çarşamba günü saat: 19.00’da Çaycuma Kültür ve Sanat Merkezinde buluşacak. Kırnapçı’nın eseri somut olan ve somut olmayan kültür varlıklarına dair. Doğal olarak da bu alanda tespit ettiklerini bir kitabın sonsuzluğuna aktarmanın sevincini yaşıyor, Kırnapçı… Yazarın hayat duyarlılığına, içinde yaşadığımız coğrafyanın yaşama dairliği çerçevesinde ortaya çıkmış kültür varlıklarının daha geniş paydaşlarına ulaşması adına karlı bir pazarın akşamında klavyemin başına oturuyorum. İlk coğrafyacı  Strabon’un   Billaios Nehri dediği,   Filyos Çayı  Çaycuma topraklarını ikiye böler. Bu, kollarıyla tüm Çaycuma coğrafyasına uzanan işgalci bir nehirdir. Gali Dağı buraların gökdeleni. Taşağıl ve Kütükbaşı da burada. Taşağıl yukarıdan izliyor, işgalci nehri. Onun yukarılardan alıp Saz Sahiline cömertçe serptiği zenginlikleri de tekmil görüyor ...