Eskişehir Han İlçesi Yazılıkaya Köyü


BOZKIRIN AYNASINA YOLCULUK

BOZKIRIN AYNASINI GÜNEY TARAFLARDA ÇEVRELEYEN YAZILIKAYA TARAFLARI

ÇİFTELERE DOĞRU-1-
Bozkırın Aynasını Güney Taraflarda Çevreleyen Yazılıkaya Taraflarından Han'a Uğramadan Çifteler Üzerine 

1530 tarihli Osmanlı kayıtlarında Yazılıkaya Yaylaları olarak ifade edilen coğrafyadayız.

Bu kaya tepeler, bazı bölgelerde çam ve ardıçlıkların içinde haki yeşile, yüzlerce dalgalı kaya yamaçlarında iklimin ve insan emeğinin yarattığı pencere, kapı ve in görünümlü taş resimlere dönüyor. 


Friglerin antik yolu bereketli dar vadilerde egzotik bir coğrafyaya giriyor buralarda, kadim uygarlıkların inanç ve devletlerinin güç gösterilerinin dalgalı panolarını izleyip kayalardan beslenen sağlam çamlıkların ıslıklarını dinleyip temiz havasını soluyoruz açık camımızdan durmaksızın. Son güze kadar güz kızılına evrilmiş, güneydeki meşeler, gökyüzünü tutan koyu bulutların matlığında kiremit rengini alıyor, yeşil bir tepenin tam üzerinde koyu bulutları iyice yırtılmış bir yerden vadiye dalan aydınlık, yatağa serpilmiş, geceki yağmur ıslaklıklarıyla taşlıkları iyice parıldatıyor. 


Coğrafyada Çukurca köyünden sonra Midas'ın oralarda, üzerinde ilerlediğimiz yolun sağında tek sıra yayılan beş on kara sığır ineği hiç istifini bozmuyor. Şoförümüz Aykut: "Bu köyde hiç yabancı ırk hayvan bulamazsın, hepsi Anadolunun gerçek ırkı olan kara sığır ineği." diyor.


Kağıdı, kalemi taştan uygarlık. 


Buradaki krallar, ustalarını taşlarla, kayalarla sınamışlar, külünklerinin burnunda ölümsüzlüğe uzanan eserler... 


Değişik bir coğrafyada değişik bir anlayışla uygarlık tarihine armağan edilen ve insanı hayrete düşüren görseller ve vahşi görünümlü, kaya, taş dolu yerlerde, şaşkınlık içinde ilerliyoruz.


Buralar ne Kaz Dağına ne Ağrı Dağına ne de Amasya'nın Kaya Mezarlarına benziyor. Buralarda kayaların resimlerine coğrafya da el atmış, birçok gözler var, bir kaya yamaçta...


Yazılı köyünde volkanik, verimli, dar vadi boyu bir o yana bir bu yana uzanan bereketli topraklarda kültürle tutunan ağaçlardan selvi kavakları, kalemi ve kağıdı taş olan uygarlığın inançları için ve ölümsüzlük için süslediği görkemli kaya tepelerle yarışıyor. Kavakların yaprakları iyice sararmış ve çoğu dökülmüş. Tepelerdeki ve ilerisindeki çamlıklar her daim yeşil, mevsimden, bu yeşil, koyu bir hal almış...


Midas'ın kentinden çıkıp arabamız dar vadi düzlüğündeki dar yoldan ve Kayı köyünün yanından geçip Eskişehir'in Han ilçesi dolaylarından eski adı Çor olan Çifteler'e doğru ilerlerken, bu vahşi coğrafyada Midas'ın kulaklarını hangi tehlike sesleri büyütmüştü acaba? diyorum.


Sarı kumaşlardan giyinen sonbahar, ekincilerin tarlalardan çekilmesiyle artık bozkırın düzlüğünde tek renk yorganını üzerine birlemiş gibi... Gök gri, yer gri, artık her şey yastığı ile bir eline başını koymuş, derin kar uykusunu ya da Türkmen ve Kırkkız Dağlarından Yukarısakarya Ovasını kavuracak, oraların tüm renklerini alacak dondurucu soğukların rüzgarını bekliyor.

 

(...)

Eskişehir, 26 Kasım 2019, Seyfettin Ceylan










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sivas Yıldızeli Nallı Köyü Yazıları-1

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

KIRK ÇINAR KORULUĞU "BİR YATILI OKUL HİKAYESİ"