Soğan Tarlasından Sohbetler-2-
HACIMISTIĞINKIR'DA 75 TABANCA -3-
Merzifon köylüklerinden, Yakup köyü
(...)
Çizmelerinin tabanı, sulanmış yerden çamur sarmış olarak nefes nefese gelen Müslüm el fenerini yeni şahlanmış otuz sekiz tabancadan birkaçına tutup: "Tamam, sistem çalışıyor, şöyle ıslanmadan, sağ taraftan yukarıya doğru kontrol edelim, sonra pompaya baktı mı sabah gün doğarken gelir, kapatırım," diyor.
"Pompa nerede oluyor?"
"Hasan Çoban Köprüsünün oradaki devlet sondajı, sondaj 7,5 barda çalışıyor, basınç düşerse sistem çalışmaz, basınç çıkarsa da bu sayıdaki tabanca az gelir, sistem patlar,"
Soğanlığın batı yönündeki arpa tarlasından geriye kalmış zayıf gümüşi anızların üstünde biraz yürüyüp duruyoruz.
Hacımustovunkır'da 75 tabancanın bir kısmı istirahatteyken bir kısmı da ritmik olarak oralara su püskürtmesiyle erozyona neden olmadan ve eşitlikçi bir rejimde yağmurlamasına devam ediyor.
Yürüdükçe anızın ayağımızdaki hışırtısı ile 75 tabancadan görevli tabancaların sesi inceden kulaklarımızı tutuyor.
"Seyfettin Amca, bizim işler böyle. Ben pek görmedim fakat sizin zamanınızda orak harman da sulama işi de çok zormuş,"
"Evet Müslüm Paşam, belimiz küreğimiz, kazmamız yabamız yanımızda olurdu, şimdi sizin bir çayınız bile yok."
"Bilsem termosu alırdım,"
"Mısırlar, patatesler de olmamıştır daha, nohut da yoktur karaharman için. Mısırlar içlenmiş olsa bir ütme yapardık, Paşam."
"Babam da anlatır, Çakır Amcayla çok mısır ütmüşler,"
"Tabi bizim sulama işlerinde ark boyu su dolanma işi vardı, suculardan birisi veya evin çocuğu gece gündüz su dolanırdı, bahçeler de ark boyunda olduğundan, yazlık ziyafetler ateşle yapılırdı,"
Eski yaz gecelerini dillendirerek yürürken aysız bir gökyüzünde cansız parıldayan uzak yıldızlar ölü gözü misali ve coğrafyaya kapaklanmış karanlıkta hiç oynama yoktu...
(...)
Yakup Köyü, 07 Temmuz 2016, Seyfettin Ceylan
Soğan değil, altın tarlası.
YanıtlaSil