Soğan Tarlasından Sohbetler-1-

Senli Yazılar-Seyfettin Ceylan
HACIMISTIĞINKIR'DA 75 TABANCA -1-
Gece on ikide vardığımız soğan tarlasında 7,5 barlık basınçlı pompaj birimi ile sağlanan yağmurlama sisteminin 75 tabancası eksiksiz çalışıyor ve yanmış topraktan, temmuz olmasına rağmen, baharda toprak kokusu yayılıyor, Hacımıstığınkır'a. 

Soğanlığın bir bölümü yağmurlar altında, geceyi aydınlatan bir şimşeği, bir gök gürültüsü eksik... Soğanlığın bir bölümüne yağdırılan bu yağmur bizi de ıslatmıyor. 

Salma sulama yöntemindeki yastıkbaşından veya tarlanın aşağısı anlamına gelen ayağından komşu tarlalara veya tarlaların arkına bir bellik su kaçakları da olmuyor.

Tabancalar 17 yaşındaki Müslüm Çulha'nın kumandasında ve vanaları çevirmesi yeterli.

Silme çizmeleriyle suyu iyice emmiş kısımlarda debelenen ve elindeki bele dayanarak oradan çıkma kuvveti arayan çizmeli, belli ve üç beş gün ev yüzü görmeyen eski sucuların yerini son yıllarda tabancaları kontrol eden spor ayakkabılı, yarım çizmeli teknik adamvari çocuklar, gençler almış. Sulama işinin adı yağmurlama olmuş ve bu eylemi bunlar yapıyor artık. Soğan tarlalarında, pancar tarlalarında gençler dikkatini, saatini ve hızını yarıştırıyor. Tabancaların tıkanma ve yönünü kaybetme sorununa anında dokunarak çözümler üretiyor. Şimdiki sucuların anında sorun üretme nameleri gecenin karanlığını aydınlığa çeviriyor. Bir de iki pilli, üç pilli ya da şarzlı el fenerleri gökyüzünün karanlığını bir lazer gibi ikiye bölüp bu taraftan öbür tarafa yatırıyor ve ikiye bölünmüş uzak, sönük yıldızların gideremediği karanlık bu eylemle daha da birbirine giriyor ve el fenerinin direklenen aydınlığının terk ettiği alan daha karanlıklaşıyor, gözler alışmağa zaman istiyor. Binlerce damlacık halinde mahsule yağmur olup koşan, havada sonu gelmeyen su ile el fenerinin ışığı kavuştuğunda kar beyazlığı ile büyüleyici bir manzara, serinlik, su patlaması sesi, orak çekirgelerinin sesini bastırıp ateş böceklerini çiğ damlacıklarına çevirerek yeni tarım uygulamalarının havası ile insanı kucaklıyor.
Daha su verilmemiş soğan tarlasının üst taraflarındaki sıra sıra, epeyce baş çevirmiş ve gecenin serinliği ile dirilmiş yeşil soğan yaprakları gecenin poyrazından biriktirdiği küçük damlacıklarla diz kapağına kadar pantolonlarımızı nemlendiriyor. Hızla yürüdüğümüz ve çarptığımız soğan yapraklarından bir yeşil soğan kokusu havalanıp Akdağ ve Merzifon tarafından gelen poyrazın önüne yatarak Gücügözlere doğru gidiyor...

Müslüm: "Seyfettin Amca burası 52 dönüm, 30 dönüm daha var, hemen tepenin öbür yüzünde, bu üçüncü su. Bu sene 350 ton soğan bekliyoruz." diyor.

"Rusya kapıları açarsa iyi para eder, emeğinize değer," diyorum.
"Keşke, Türkiye'nin dostu kalmadı, Suriye, Irak, Mısır... Hepsinde pazar zor. Ne oluyoruz, anlamadık,"
"Umarız düzelir de emeğinize değer, Tüccar çiftçiden topluyor o zaman para ediyor, biz hiç 1 TL'nin altında soğan alamıyoruz, pazardan, satış zamanını da iyi ayarlamak lazım, bir de üreticilerin birlikler kurması ve pazarlık gücü oluşturması, doğrudan tüketiciye satış imkanı yaratması da önemli."
"Vallahi 50-60 bin lira su parası olur, tohumu, gübresi, çapası, sökmesi, kesmesi, çuvallaması, taşıması hep para."
Soğanlığın solundan ilerleyip tarlanın ortalarında bir yerde su taksiminde kullanılan bir şebekenin başında duruyoruz.

Müslüm aşağıya doğru hızla giderken: "Yedi saat oldu, aşağıdaki vanayı kapatayım, gündüz yukarıyı denemiştim, şimdi yukarıyı sulayacağım,"




Bir süre sonra aşağıdaki tabancalar susup uzaklardaki çekirgelerin sesi buralara geliyor, çok geçmiyor yukarıdaki tabancalardan çıkmaya başlayan ince bir sesle soğan yapraklarında bir pıtırtı başlıyor. Karanlığın içine iyice bakınca yukarılara doğru yükselen gümüşi bir çok daire oluşuyor ve daireler birbirine değiyor. Çok sürmüyor ortalığı bir toprak kokusu alıyor.
(...)
Merzifon-Yakup Köyü, 07 Temmuz 2016, Seyfettin Ceylan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sivas Yıldızeli Nallı Köyü Yazıları-1

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

KIRK ÇINAR KORULUĞU "BİR YATILI OKUL HİKAYESİ"