Kendir ya da Kenevir Üretimi Sonrası Unutulan Kültür Kalıntıları Üzerine-2-

Kendir ya da Kenevirle Gelip Bunun Üretimi Sonrası Unutulan Kültür Kalıntıları Üzerine-2-

(…)
Kenevir bize göre çok zehirli bir şey, kendir ise annemin kirmanında eğirip sakladığı kırnap, ağızbağı, pancar zamanı çamura batan traktörü başka bir traktörle çamurdan kurtarma işinde çelik halat önceleri ıslatılıp kavileştirilmiş kalın urgan, her türlü naylon ve pamuk ipten önce çamaşır ipi, cepte taşınan çok önemli bir bağ, tezgahlarda dokunmuş kilim ve çuvaldır, kendir. Tutma ve çekme gücüyle uygarlıkları taşıyan bir mülk olmanın yanında ekmeklerden taş fırınlarda pişirilen yağlı çeteneli çörek,  adamı tok tutan tuzlu kavurma, ağrılardan sızılardan arındıran, önemli hastalıklardan koruyan ve mücadele eden bir mucize… Evvelden mutfak kültürüne yağıyla kendisiyle iyice girmiş bir tat.
Hala nüfusuna kayıtlı olduğum köyümü çeşitli yönlerden anlattığım YAKUP KÖYÜ Merzifon (Phamizonum) Ovası’nda Tarihi Bir Köy adlı eserimden devam edelim.

Damadın Donatılması: Sabah 9.30–10 gibi damat yunağa götürülür. Yunakta damat çimdirilir, üç kova su dökülür. Soğuk su şakası yapanlar da olur. Yunaktan sonra damat davul zurna eşliğinde köyçüne gelir. Hocalıktan anlayan birisi damadı davet eder. Damadın yakın arkadaşları hasırdan, kara kilimden, kendir kilimden hangisi getirilmişse yere sererler. Önceleri köyçün kış ve bahar aylarında çok çamur olduğundan meydana saman serilirdi. Sergi işinden sonra yanuççuların getirdiği bavul, valiz serginin üstünde açılarak hocanın duası beklenir, duadan sonra Hoca: “Gelin yiğitler, damat beyi donatalım!”
“Kendirle gelen ilişki, köy, bir zamanlar kendirciliğin ağır işçiliğini bilen ve yaşayan, kısmen kendirci bir köymüş. Pınarınbaşı’ndaki kendir gölleri bunun bir kanıtıdır. Bin dokuz yüz yetmişlerde kendir ekimi köyümüzde tümden son bulmuştur. Adam boyunu aşarak yere de sıkıca tutunan, genelde orta parmak kalınlığındaki, ceteneli bu bitkiyi bilen, onu işleyen ve ondan ekonomik olarak yararlanmayı bilen insanlarımız yetmiş ve seksenli yıllarda Eymür, Alıcık, Halaz, Çavuş köyü gibi kendir üretimini sürdüren bu köylerden gelen kendirleri işlerin olmadığı mart güneşlerinde soymayı kabul etmiş ve bu köylerle bu anlamda bir ilişki gelişmiştir. Kendirin çöpüne keci derler. Kendirin kecisi soyana kalır. Keci fırında ve yazmekmeği etmede yakacak olarak tüketilirdi. Dam ahırların ve pikniklerin büşürük dökme işinde de kullanıldığı eski ahırlardan bellidir. Bir nevi İç Anadolu’daki hasır veya saz yerine kullanılmıştır bir zamanlar bizim buralarda… Kendirin çöpü veya kecisi dışında kendircinin verdiği kendirden ağızbağı, yular ipi ve yük ipi eğrilirdi. Eskiden kendir çuvallar ve kendir kilimler de dokunmuş. Bir de keciden döşek ve minder döşenirmiş. Kendirin cetenesi de haşhaş gibi kavrulup dibekte dövülerek bir zamanlar çöreklere değişik lezzetler vermiştir. “çıt çıt çetene sar beni bedene…” türküsü de çeteninin yenilirken çıkardığı “çıt çıt sesinin” olduğunu anlatmaz mı?”

“Ayakçak, mavi çiçekli, yeşil saplı ve küçük yapraklı, diri, ip gibi sağlam çıtlık otundan yapılır. Çıtlık otu yoksa söğüt sürgünlerinden yararlanılır. Çıtlık otu köyün birçok bölgesinde sınırlarda, bozlarda, ekinlerin içinde göze çarpar. Bu otlar kendir veya naylon iple bağlanır.”
“Çeç: Denenin samandan ayrılmışıdır. Çeç, gözerden geçirilir. Telis, kendir dokuma, kıl çuvallar kullanılır. Üç, beş, altı yedi ölçek alan çuvallar vardır. Tay çuvalı, üç ölçek alır. Yayma çuvalı, altı ölçek alır.”
(…)

Burhaniye, 27 Nisan 2019, Seyfettin Ceylan

Fotoğraflar:

1. fotoğraf,  http://ghkipsicim.com/fotograflar/nggallery/page/1.den alınmıştır.
2.fotoğraf, https://www.samsungazetesi.com/
3. fotoğraf, https://www.facebook.com/siradisibilgiler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sivas Yıldızeli Nallı Köyü Yazıları-1

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

KIRK ÇINAR KORULUĞU "BİR YATILI OKUL HİKAYESİ"