Kendir ya da Kenevir Üretimi Sonrası Unutulan Kültür Kalıntıları Üzerine-3-
Kendir ya da Kenevirle Gelip Bunun Üretimi Sonrası Unutulan Kültür Kalıntıları Üzerine-3-
Kenevire kendir derler bizim oralarda, Köseler köyü de Amasya ve Gümüşhacıköy köylükleri de kendir der, kenevire.
Doğum yerim olan ve çocukluğumun bir bölümünün geçtiği Gümüşhacıköy ilçesine bağlı Köseler köyünü çeşitli yönlerden ele alıp uzun yıllarda hazırladığım ve 2008 yılında bastırdığım Yayla Yolları-KÖSELER KÖYÜ kitabından bakalım kendir konusuna.
“Tütün, kendir, ayçiçeği, haşhaş ve şeker pancarı yörenin önemli sanayi bitkilerindendir.” Bunların bazıları evvelde kasa da böyledir.
“Kendir Gölleri: Bu göller köyün değişik su kaynaklarının olduğu yerlerde oluşturulmuştur. Kendir gölleri biraz insan emeği ile kullanılır hale getirilmiş. Bu amaçla iki kendir gölü Suçıkan’da açılmış. Bu kendir gölü, Hıdır Ceylan’ın tarlasının üstünde olup suyu olduğu yerlerden çıkar. Bir adet çaydan yararlanılarak Göğdere dolaylarında, bir adet de yine çayın suyundan yararlanılarak Tuzla denilen yerin ağzında açılmış. Bir adet de Çalınardı’nda çayın suyundan yararlanılarak oluşturulmuş Boran’ın gölü bulunur.
Kendir göllerinin tarihi eskidir. Bu göller, köyde kendir yetiştirildiğinin kanıtlarıdır. Köyün ortak malı olarak algılanır ve kendir basma amacıyla kullanılırmış. Çok zorlu bir işçilikle elde edilen kendir üretimi, bin dokuz yüz seksenlerde sona erme durumuna gelmiştir.”
“Dağarcuk: Meşin torba. Koyun, keçi derisinin eylenmiş deriden yapılıp ağız kısmına kendir ip takılı torba.”
“Bağırcak İpi: Bir ucu çobanın ayağına, bir ucu da koyunun ayağına bağlanan kendir, yulardan biraz ince ip. Çoban uyuduğu zaman sürü hareket ederse ip bağlı olan koyun da hareket eder ve gider. Sürünün hareket ettiğinin anlaşılması için kullanılan bir yöntem. Çobanı uyaran bir düzenek. Kurt geldiğinde sürünün bağırmaya başlaması veya harekete geçen sürüyle gitmek isteyen bağlı koyunun gidememesi durumunda bağırmasından ‘bağırcak’ denilmiş. Bağırmak fiil kökünden ‘cak’ ekini alarak isim olmuş; Türkçe bir sözcüktür.”
“Dükkânlar: Bakkaliye demek. Kamu hizmeti veren şahıs malı. Köylünün acil ihtiyaçlarına yönelik satış yeri. Dükkânlarda tekel ürünleri, kuru gıda, çay, şeker, mum ve çocuklara hitap eden yiyecek ve içecek maddeleri satılanların başında gelir. Dükkânlar çok görkemli değildir. Buralarda buzdolabı bulunur. Betonarmedir, binaları. Eski bakkallar, hem alır, hem satarmış. Takas yaygınmış. Şu an para geçerlidir. Buğdaya, yüne, kendire, naylona, yumurtaya… bir şey alınmaz.”
“Telis: Seyrek dokulu kendir çuval.”
“Yular: Öküz, at, eşekbaşına takılan bir buçuk iki metre uzunluğundaki kendir ip.” Şimdi naylon yularlar olsa da, kendiri daha yeğlenir.
“Evde Yün, Kendir Eğirme, Örme, Eğirme: Köyde yün ve kendir gibi şeyleri kirman aracılığıyla büküp ip durumuna getirme işi. Kadınlar işlerinin olmadığı özellikle kışa doğru ve kış mevsiminde önceklerine koydukları bir burma yünü veya kendiri elinde çevirdikleri kirmanla ip haline getirerek zamanı değerlendirirler. Buna çoraplık veya örmelik ip eğirme derler.
Kirman: “kirman, sözüne gelince, ‘iğ’ manasına eski Osmanlı metinlerinde başlar ve birçok Anadolu ağızlarında yayılmış olarak görülür. Asım Efendi, Fars ve Arap sözlerini karşılarken, daha çok bu Anadolu deyişini kullanmıştı. Fakat biz kirmenin Türkçe bir söz olduğuna inanmıyoruz.” (14) S.142
Kirman bizim yayla köylerde ve koyunculuğu bilen ova köylerde yün eğirme aracı kullanılır. Kirman, 25-30 cm. uzunluğunda kalemden birazca büyük ve baş tarafında kertiği olan ağaç bir çubuk. Ağaç çubuğun üst kısmına daha yakın tekerlek şeklinde(ağırşak) ve kertiği olan bir tahtanın çubuğa ortasından çakılması ile yapılan bir yün ve kendir eğirme aleti. Bu el haceti, kiren ve fındık ağacından yapılır.
Kirman başından tutularak döndürülür. Yün, dönen kirmanın dönmesi ile kıvrılır ip olur. Kirmanın dönmesi için kıvrılması gerekir. Beklide bu kıvırma işi zaman içinde kıvır-man, kırman, kirman olmuş olabilir. Bu alet ismi kıvırmak fiil kökünden gelmişse Türkçe bir sözcüktür. Eğrilen yünün ip olup ağırşağın altına sarılması işi, “girme” olarak da anlamlandırılmış olabilir. O zaman bu sözcüğün girmen’den kirman olduğu da akla gelebilir. Bir girme sarılma işi vardır. Bu ip daha sonra yumak haline getirilir.
Yün atma, kendir atma: Yün tarağıyla eğirme işinden önce yün taranır, burma yapılır. Burmaya(menük) de denir.”
(…)
Burhaniye, 27 Nisan 2019, Seyfettin Ceylan
1.fotoğraf, https://www.facebook.com/siradisibilgiler
2.fotoğraf, http://www.abanagazetesi.net/
Yorumlar
Yorum Gönder