EYLÜL-2-
(...)
ayvalardan önce armutlar, incir harmanları getirir, üzüm mevsimi eylül.
Ege'de yeşilinden zeytinler kırılır
Kamyonlar gelir incir harmanına
borçsuz günlerimiz üstünde kalır
kamyonlar onu bırakıp gider kentlere
tüccar düzeninde ederi bile bilinmez üretmenin
salça, domates lekesi sıçramış ekmek evlerine, tandır damlarına
Orta Karadeniz'in dağ köylerinde keçi kızılcasından sabahlara kadar pekmez kaynatılır
tanıdığım şairler, soluk yapraklı lirik defterler
ucu açıldıkça kısalan kurşun kalemler taşır.
her seferinde hüzünlü kelimelerle konuşurlar
her yerde hayatı, ölümü ve aşkı bekleyen şairler çıkar gelir.
ve herkes eylüle çıkar gelir
okullar açılır
eylül bir kavşaktır
herkes bu kavşağa gelir
Eğitim Fakültesinde heybende defterlerinle sen çıkar gelirsin
eylül gelince sen gelirsin
sen gelince günler kısalmaya iyice başlar
eylül bir kavşaktır
bir ders yılına başlarız aynı okulda
okullara koşar serin sabahlarda uzun, karanlık gölgeler
buluşuruz öğle güneşlerinde
öğle güneşleri bizim ve kalabalık
eğlenmişiz fakültenin karşısında güneşler içinde Aşiyanın önünde
ben sana aklımı fikrimi, lirik bir deftere gönlümü vermişim
heybende lirik bir kitap yaprağı kaldığı yerde katlanmış.
ve eylüle tarlalardan kaçan çocuklar gibi gelmişiz.
şimdi, eylüle tarlalara kaçan çocuklar gibi gelmişiz.
hazirana gelmişiz
bir yaz kavşağındayız
bir ders yılını memleketlerimize gitme hayaliyle, kep atan çocuklarla bitirmişiz.
haziran bir yaz kavşağıdır
şimdi, tarlalara kaçan çocuklar gibiyiz.(...)
Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder