Çaycuma İlçesi Yeniköy Gezisi -1-
-Yeniköy’ün Tarihi ve Adının Kaynağı, Açmatarla (Dolap Değirmeni), Yeniköy Kapalı Okulu, Karakoç Değirmeni, Çavuşlar, Kahveciler Köyünde Atatürk Kitaplığı, Cumhuriyet İlköğretim Okulu, Göveç Deresi, Yolgeçen, Delmedağ, Gemiciler, Çaycuma…
Çaycuma’nın kuzeydoğusunun 14. km.sine düşen ve 500 yıl önceki kayıtlarda Bolu Sancağı dahilindeki Oniki Divan Kazasına bağlı Karye-i Karakoç Divanı olarak kayıtlara geçen ve bugün de Çaycuma ilçesine bağlı olarak aynı adla varlık gösteren yol boyu yerleşmesinin getirdiği keyfiyetle düzlüğe serilmiş Karakoç Köyü’nün Marengerli ve Hocaoğlu mahallelerinin izlediği kuzey yamaçların eteğinde bir yerde varlık gösteren Yeniköy’e yolumuzu çeviriyoruz bu sefer.
Yeniköy’ün Tarihi ve Adının Kaynağı,
Bu köyün ne 1800 kayıtlarında ne de 1530 kayıtlarında adı geçiyor. Buranın bu adı Cumhuriyet Döneminde aldığı kanaati oluşuyor.
Yeniköy’den önce köyün adının Kirsecük olduğu biliniyor ve halk hala bu adı günlük konuşmalarında kullanıyor. Bu söz üzerinde kafa yoranlardan bazıları bu sözün kese (kese yol), yani kısadan; bazıları da kiliseden, kilisecikten geldiğini ileri sürüyor.
Bu sözcüklerin peşine düşüldüğünde, bölgede Kirse Buvarı sözü var. Bu sözü bir anlatıda yazıya durduralım.
Değirmenin Çukurören tarafında karşı tepeye doğru giden patika yoldan Beycuma’ya gidermiş köyün büyükleri. Beycuma ile iletişim bu yoldan sağlanırmış. Çaycuma gibi oranın pazarı da hala cuma günü. Dağüstü’nden Beycuma’ya giden bu yolun üzerinde bir kuyu pınar karışımındaki suyun adı Kirse Buvarı imiş. Halk öyle diyormuş. Köyde su kuyularına “buvar” deniliyor. Burada kilise olduğu söyleniyor, yani kilise’den geliyor kirse sözü. Tekrar Kirsecük sözüne dönüp ve bunun kilise sözcüğünden bozulmuş olduğu düşüncesi ile bakıldığında konu ile ilgili tarihi metin 1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nin 500. sayfasında, Karye-i Kilisecik, hasıl 249 diye bir kayıt geçmekte. 500 yıl önce Karye-i Kilisecik, Bolu Sancak’ına bağlı Oniki Divan Kazası idaresi içinde görülüyor. Oniki Divan denilen idari yapı bugünkü Bartın oluyor. Kilise-cik, küçük kilise anlamında. Kilisecik, yer adı zamanla bölgedeki diğer örneklerde de olduğu gibi Kirsecük’e dönüşmüş ve resmiyette olmasa da konuşma dili arasında bu söz yaşatılmıştır.
Yörükoğlu (Güzeloğlu) ve Karakoç da 500 yıl önce aynı eserin yakın sayfalarında geçmekte.
Bu durum, Kilisecik’in Kesecük olarak telafuz edilen yer olduğunu güçlendiriyor.
Kilisecik’in Kesecük olarak telafuz edilen yer olduğunu güçlendiriyor.
1932, 1933, 1955 ve 1960’taki resmi kayıtlarda Yeniköy adı geçiyor.
Tapu kadastro çalışmalarında, Kesecük, Yeniköy’ün eski adı olarak veriliyor.
Kesecük sözü hala geçmekte. Bu sözcüğün telafuzu kilise ve kirsecük’ten uzak geliyor. Kirse, Kese’ye nasıl dönüşür?
Kese, Devrek’ten Bartın’a giden yol mudur, yoksa Karakoç’tan Çaycuma’ya geçen yol mudur? Bu kısa, yani kese, kestirme yol….
İbadethanesi kilise olan halktan geriye kalan yerleşmenin yeni halkınca Yeniköy ve aynı zamanda Kilisecik adı mıdır, buralarda yaşayan?
Yukarıdaki sorulara yanıt olacak yer adı değişiklikleri araştırmalarda göze çarpıyor.
Yer adlarını değiştirme çalışmalarında, Kilisedoğancılar, Zonguldak ili Ereğli ilçesinde, Yenidoğancılar; Kilisecik, Karaman ili merkez ilçede, Kisecik; Kilisecik, Çankırı ili Korgun’da Kesecik; Kise, Kastamonu ili Taşköprü ilçesinde Kese; Kise, Çankırı ili Ilgaz ilçesinde Kese; Kiseköy, Sinop ili Boyabat ilçesinde Keseköy oluyor. Bu çalışmalarda da görüldüğü gibi kilise sözcüğü ya kese’ye, kise’ye ya da yeni’ye dönüştürülüyor.
Bugün hala Kirsecük ve Kesecük olarak da konuşma dilinde yaşayan 500 yıl önceki kayıtlarda Kilisecik olarak geçen bu Çaycuma köyü, en azından 1930’lu yıllardan beri Yeniköy olarak resmi kayıtlarda geçmektedir.
Yeniköy de son yüzyıla kadar farklı bir isimle kayıtlara geçse de 500 yıl öncesine işaret eden bu kayıtla Çaycuma’nın tarihi köylerinden.
1800’lü yıllardaki Balkur (Balık-Balkırı) kayıtlarında geçen sülalelerin adları bugün Yeniköy’de ve Yolgeçen (Balgur)da bazı sülalelerin soyadı olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sülale adları ile Kilisecik’in içinde yaşayanların yenilendiği ve belki de eski yerleşmenin de dışında yeni bir yerde ortaya çıkan köy olduğu kanaati oluşuyor.
Yolgeçen’le bağlantılı sülaleler sonraki araştırmalarda aktarılacaktır.
Yeniköy Kapalı Okuluna Doğru
Çaycuma Bartın ikili yolundan sağa sinyal verip Yeniköy’ün yoluna sapıyoruz. Girdiğimiz dar yolda,
Adem Abi.
Okulun sonradan yapılan binası görünüyor.
Biraz sonra bahçesi ağaç dolu kapalı birleştirilmiş sınıflı ilköğretim okulu ve lojmanı da görünüyor. Eski binalar neredeyse ağaçların içinde kayboluyor. Çamı, elması, eriği… her türden ağaç hayat bulmuş burada.
Adem Abi arabayı iyice yavaşlatıyor ve okuldan tarafa bakarak geçiyor.
-Peki burada senin diktiğin ağaç var mı, diyorum.
-Buraya birkaç yıl içinde 250 adet ağaç diktim, her öğrenci adına bir ağaç uygulamamız vardı. Çocuklar bayağı benimsedilerdi diyor.
Okuldan sonra birer ikşerli köyün evleri görünüyor…
Köy, ilerlediğimiz yolun solunda şekillenmiş daha çok. Bartın yolunun Karakoç dirseğinden evlere kadar da 400 m. kadar.
Yol üzerinde evin önlerindeki gölgede oturan birkaç köylüye kornayla selam iletip ilerliyoruz…
Köyün yanında çim düzlükte uzanan top sahası bomboş. Sahanın yanından geçip Hacılar tarafına zaman zaman ulaşımı sağlayan kestirme stabilize yola sapıyoruz…
Eylül bir kavşaktır.
Eylül buluşma ayıdır.
Eylül heyecandır.
Eylül okuldur.
Eylül geallenmiş (yeşil kabuğu çatlamış) cevizlerin dibine düşmeye başladığı zamandır.
Birkaç bölümden oluşacak bu dizinin ilk bölümünü güzün bolluk aylarından olan eylülde okuması zor gelebilir…
Çıkın, köylerini gezin Çaycuma’nın…
İyi güzler…
Çaycuma, 10 Ağustos 2012
Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder