ESKİŞEHİR İLİNİN MİHALIÇÇIK VE YUNUSEMRE TARAFLARI-1







Eskişehir ilinde bir yıldır görev yapmama rağmen il merkezine 90 km. kadar uzaklıkta bulunan tarihte Ankara ile daha çok ilişkisi bulunan, içinden geçen kuyu gibi derin deresini iri yaprakları hafif sararıp yırtılmış ceviz ağaçlarının ve ikindi güneşinin tüm berraklığıyla yaprakları sonbaharı resmeden uzun boylu selvi kavaklarının doldurduğu, bir güney yamaçların güneç yerleşmesi özelliği gösteren Mihalıççık ilçesine bugün görev icabı ilk defa gidiyorum.   

Sivrihisar 68, yeni yollardan Ankara 178 km. buraya. 

Yukarılarını yüksek tepelerin bozulmuş orman alanlarıyla tuttuğu ilçeden çıkıp aşağılara doğru daha genç, birkaç kiraz bahçesinin varlık gösterdiği, alçak anızlarından kurtulmuş, son güz yağmurlarıyla tava gelip sürülmüş ve ekimi yapılmış, yapılmakta olan daha sürülememiş geniş kır tarlaların bir yerlerinde ve yol kıyısında buraların orman bölgesine işaret kater kater yığılmış tomruk, kereste dolu geniş bir açık depodan sonra ileride çok dönemeçli, bodur meşelerin beyaz topraklı yamaçlarına sarıldığı engebeli tepelerden ve derelerden kuyu gibi bir düzlüğe iniyoruz. Buralarda tarlalar daha geniş ve sonsuz bir düzlük gibi. 

Yola yakın tarlalarda biçerlerin çok döküp yağmurlarla filizlendiği yeşilliğe çökmüş birkaç sürü ve onları geriden takip eden çobanlar ile cins akbaş çoban köpekleri..."Sürüye keçiler de iyi uyum sağlamış, iç içe yayılımdalar." diyorum.

"Herhalde mecburiyetten, yakınlarda çalılık, ağaçlık alan olmadığından olmalı," diyor, Kaptan Cemal. 

Mihalıççık İlçesinin Adının Kaynağı Üzerine Meraklıları buranın adının kaynağına dair düşünmüşler ve geriye bazı yazılı görüşleri aktarmışlar. 

İnternetteki sayfalarda bunlar mevcut. Aynen aktarıyorum. "Mihalıççık, Eskişehir ilinin bir ilçesidir. 1915'e kadar Ankara'nın ilçesiydi ve Kurtuluş Savaşı'nda çok kısa bir süre Yunan işgaline uğramıştır. Mihalıççık isminin Köse Mihal'den veya oğlu Mihalgazi'den geldiği yönünde pek çok rivayet olmakla beraber henüz kesin tarihi belge elde edilememiştir." 

 Osmanlı Yer Adlarına dair kaynaklarda "Mahlaç ve Kuyucuk" adları sabit, bunlarla birlikte konuyu irdelediğimizde; İlk Çağdaki "Mahlaç" adı ile varlık gösteren bu tarihi yerleşme, Türklerin yerleşmesi ile yerleşkenin coğrafi eleman özelliğiyle bir kuyuyu andıran yapısından "kuyucuk" adlandırmasını doğal olarak ortaya çıkarıyor. 

Türkler, buraya tarihin bir döneminden sonra Kuyucuk diyor. Bu Türkçe adın gövdesini oluşturan "-cuk" addan ad yapım eki ile İlkçağlardan beri kullanılan ve muhtemelen Yunanca olan Mahlaç adı birleştirilerek belki de önce Mahlaççuk daha sonraları da küçük Mihal anlamındaki Mihalıççık şekliyle bugünkü ilçe adı ortaya çıkıyor olmalı. Bu ilçenin idari yapılanmasının macerası ile  1530 yılında da kaza olduğu, Anadolu eyaleti ve vilayeti olarak da geçen Hudâvendigâr→Anadolu eyâletine bağlı olduğu,1840-1854 yıllarında da kaza olduğu ve Ankara Bozok eyâleti dahilinde bulunduğu,yine kaza ünvanıyla 1855'te Ankara Ankara eyâleti (salnâme) dahilinde bulunduğu,Kazâ olarak 1856-1865 yıllarında yine Ankara vilayeti Bozok eyâleti (salnâme) dahilinde bulunduğu,1856-1910 yıllarında da kazâ olarak Ankara Ankara vilâyeti (salnâme) bağlı olduğukaza ünvanıyla (1 Nisan 1326)(1910)/465 S.B.K.K)Eskişehir, Hudâvendigâr'a bağladığı, Kazâ (1918-1924) Eskişehir Müstakil Sancak (salnâme) dahiline alındığı ve 1924 yılında bugünkü idari yapılanmasına yine kaza olarak Eskişehir iline bağlandığı sabit. 

Adında ve idari yapılanmasında derin tarihi maceraları barındıran Mihalıççık'ın güneydoğu yönlerinde yer yer kuyu gibi serili ve eski tarım alanlarını kümeleyen bereketli bir düzlüğe iniyoruz. Buralarda tarlalar daha geniş, ağaçsız ve sonsuz bir düzlük gibi. Bu düzlükler ufukta kıraç tepelerle birleşip ıssızlığın ortasında dosdoğru ilerleyen yolumuzu bir belenin sunduğu daha aşağılardaki ve Porsuk Çayının beslediği geniş, bereketli, çeşitli ağaç popülasyonlarının kıyısında tutunduğu, Türk şiirinde Yunus Tarzı denilen değer ölçüsünün kullanılmasına yol açan Yunus Emre'nin yaşamının çoğunun geçtiği, aşka derinden bağlı, aşkın müptelası; kimi açıklamalara göre cemre ile de ilgili olduğu ileri sürülen "emre" sözünü taşıyan ve birçok çağlarda erkek çocuklara isim olarak verilmesine neden olan başta Taptuk Emre'nin yatırının bulunduğu Nallıhan dahilindeki Emremsultan köyü ile yakın coğrafyada bulunan Saruköy adından yakın tarihte Yunusemre olan yerleşmeye doğru tepelerin eteklerinden ilerliyoruz. 

(...) 

Eskişehir, 26 Ekim 2020, Seyfettin Ceylan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çaycuma Yazıları

SİVAS İLİ YILDIZELİ İLÇESİ NALLI KÖYÜ YAZILARI-2

Taban Ateşi/ Roman taslağı/ 1 Şubat-Nisan 2024