ALIÇ DAĞINDAN GELİR EŞEĞİNİN HEYBESİ HEP DOLU GELİR

Son güze doğru güneşli günler gelir, bu sıcaklar sanki kuşburnuları, alıçları, çördükleri, ahlatları olgunlaştırmak içindir. Gerçi, çördükler, ahlatlar kırağı ister, bunların olgunlaşmasına daha vardır. Yine de güz bereketi başlamıştır, coğrafyada. Şimdi, memleket dağlarında taa toplayıcı toplumdan kalma bir toplama eylemi telaşı kurulmuştur. Bu güneşli havalarda, bir toplama eylemi kurulur, bu işi bilen epeyi insan vardır oralarda. Yaşadığı coğrafyayı tüm ayrıntılarına kadar ancak orman köylükleri bilir, ova köylükleri yalnız kendi tarla, bahçe ve baharları pancar topladığı bir iki mevkii bilir, belki bir de günlüğe falan gittiyse oraları bilir. Orman köylükleri öyle değildir, kendi bahçesini, tarlasını, yaylasını, odun ve kozak toplamak için en az birkaç koruyu, mevsimine göre, kızılcaları, armutları olmuş ağaçları, fındıkların barındığı kuz dereleri; yağışlardan sonra pancarın, yemliğin hasını; mantarın daha değerlilerinden, yeryaranı, güveni, kuzu göbeğini; tarla işleri...