ALIÇ AĞACI-1
Bu ağaç dikimi zamanı Günyüzülü İsmail Düzgün'le bir fidan alışverişi gerçekleştirdik. Eskişehir'in Günyüzü ilçesinden olup mili eğitim çalışanlarımızdan olan personelimiz, bahçesi olduğunu, bahçede, ceviz, ve değişik meyveler bulunduğunu, fındığı çok merak ettiğini ve fındık fidanı aradığını, Karadenizli oluşumdan olmalı fındık fidanı isteğini aktardı.
Amasya, tam Karadeniz özelliği göstermez, yarı yarıya, belki daha çok İç Anadolu özelliği de gösterir, fındık bizim oralarda dağlarda yabani olarak tutunmuştur, gerçek Karadeniz'in tombul fındıklarının da yetiştiği Zonguldak Çaycuma'dan temin edebiliriz, şubatın sonlarıydı arkadaşım İsmail İlhan tarafından gönderilen fındık fidanları gelince İsmail Düzgün çok sevindi.
Günyüzü taraflarının bitki örtüsü üzerine konuşurken tarlalarda ve yaylalarda alıcın da olduğu bilgisini öğrenince, alıç üzerine söyleşimizi derinleştirince, cins, kırmızı, sarı renkli ve kaliteli alıçlar olduğundan hareketle, "Memlekette, kıraç bir arazide çeşitli ağaçlandırma çalışmasını on yıldır yürütüyorum, alıcın tutmasını çok istiyorum, şu ana kadar başarılı olamadım, çekirdekten çok
çimlendirme çalışması yaptım ancak bir tanesi çimlendi, o da bir karış anca, yavaş gelişen bir tür."
"Müdürüm bizim tarlalarda, yaylalarda, dağlarda çok, bir hafta sonu köye gittiğimde ben sana köklü şekilde birkaç tane alıç getireyim," diyor.
Son birkaç haftadır, personelimizden korana ile mücadele kapsamında VEFA gruplarında görevlendirme yapıldığından İsmail Düzgün'ü, epeydir göremiyordum, bir gün, baktım telefonu çaldıran o, "Müdürüm sana dört tane alıç fidanı ayarladım, biz VEFA grubunda çalıştığımız için Milli Eğitime uğrayamıyorum, yarın sabah, danışmaya bırakacağım, senin odaya koyarlar." diyor.
.Ertesi gün mesaiye geldiğimde etajerin üzerinde ağzı kesilmiş su kabının içinde dört tane gürbüz, bir yüzü sim ve bir yüzü de hafif kırmızı renkte, daha çok tapan kökleri suyun içinde ve elli altmış santim uzunluğunda alıç fidanları...
İsmail Düzgün'ü hemen arıyorum: "Alıç fidanlarını aldım, çok teşekkürler,"
"Önemli değil, bizim oralarda çok, ihtiyaç olursa daha getirebilirim,"
"Bu fidanları nereden söktün?"
"Günyüzü ilçesine bağlı Kayakent köyünde, benim bahçe var, hemen köyün içinde, alıç ağacının dibinde çıkan sürgünlerden söktüm, iri alıç bu, sarı renkli olur. Bir de alıç ağacının dibi sürülmezse meyveleri gelişmez ufak olur." diyor.
"Kaç yılda meyve verir?"
"Çok bekletmez, üç dört yıla meyvesi olur."
"Bu fidanları ben saksılara dikip balkonda bekleteyim, içeride iki gün dursa sıcaktan patlar, köye gidince toprağıyla dikeceğim yere yerleştiririm."
"Diktiğin kabın altı hava alsın, yoksa ölürler" diyor.
"Şu an tam dikim zamanı fakat, koronadan dolayı şehirler arası seyahat yapmak riskli, neyse İsmail, çok teşekkürler, selamlar."
Yakup Köyü kitabını yazarken araştırmıştım, köyde beş tane alıç ağacı vardı, şimdi dört de bunlar olunca köyde dokuz alıç ağacı olacak.
Şu zenginliğe bak, dokuz ağacın dördü benim bozkır arazimde olacak!
Anadolu'nun değişik bölgelerinde doğal olarak varlık gösteren kanaatkar, gariban, tutunduğu yer bakımından toprak seçiciliği göstermeyen ve değişik bölge halkları arasında, alıç, aluç, aloş, eloç, aluçmaluç, geyik dikeni, halıç, haluç, kızlar yemişi, yemişen, yemişken, yemşen olarak adlandıran bu dayanıklı ağacın Latince adı, crataegus pseudoheterophylla pojark'tır.
(...)
Eskişehir, 3 Nisan 2020, Seyfettin Ceylan
Yorumlar
Yorum Gönder