Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pengürt Köyünün Tarihi Üzerine Yazılar-14-

Pengürt Köyünün Tarihi Üzerine Yazılar-14-     Pengürtlü   Ölmeyen Çocuk Üzerinden Yazalım 1958'de muhtarlık ayrılıyor. Sait Sopa değişime karşı, ilgisiz. s.226 Köyün ilk muhtarı Rıza Şahin. s.227 Köyün ilk bekçisi Hüseyin Yıldırım s.229 Beslenmede patates, buğdaydan sonra geliyor. Tarlalarda dağ armudu ağaçları büyük ve yaşlı. Bu ağaçlar 10-15 kişiyi gölgeliyor. Ankara'da Pengürt Köyü Kalkındırma Tanıtma Derneği s.239 Sabri ile Mehmet okuyor. Mehmet Taşkıran ile Sabri Kaya sonradan derneğe mani oluyor. Pengürt kilimleri 1967'de yapılan gecekonduları süslüyor, mobilya yok.  Vedalaşma Ankara'ya göç s. 256 Analığını evden omzunda çıkarıyor, s.258 Yayla Damı,  Balkaya, dağlık kayalık, çetin bir yerle çevrili. meşe ağaçları var, köye 15 km. uzakta s.259 Burası Dumluca köyüne 5 km. Tokma Çayı Pengürt'ün doğu tarafından geçiyor.  Dumluca Tokma'dan Pengürt 20 km. Burada vahşi hayvanlar var, ayı, kurt, tilki,...
PENGÜRT KÖYÜNÜN ADININ KAYNAĞI VE ANLAMI ÜZERİNE     Belgelerde Pengürt Söz Varlığının Aslı             1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defterinin 957. sayfasında Darende ve Divriği Livası Ziniski nahiyesi Pamkird karyesi kaydı sabittir. Bölgede, ismi değiştirilen başka Pamkird adı da olmadığına göre, halk arasında Pengürt olarak ifade edilen köy adının etimolojisinin başında, kaynağında, Pamkird vardır ve bu ad ona kaynaklık eder. Karye, köy anlamında. Bahçeli köyün eski adı olan Pengürt adı, Pamkird sözünün bozulmuşudur. Bu ad, Türklerden önceki bir adlandırma, Türkçe Sözlüklerde de geçmemekte ve Türkçe kurallara aykırı olup Farsça ve Arapça'dan geçtiğine dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bu sözün buralara eski uygarlıklardan kaldığı ihtimal dahilinde olabileceği belirtilmişti. Yeni araştırma ve soruşturmalarımda bu Divriği bölgesinde, tarihte Ermeni nüfusun yoğun olarak yaşadığı, Ermenice dili eğitimi ile uğraşan öğre...

Köyde Bayramlar

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN "Altı alaflı tavalardan Taş dibeklere haşhaşlar dökülür. Bayramlarda haşhaş kokar, bizim orada evler." Bitmek bilmeyen bayram yemekleri köylerde Gelene gidene kurulan bereketli sofralar Kavurma da düşer yoksulluğa Bizim buralarda haşhaşlı çörek keşkek çömlekleri çıkar bayram sabahına Bayramlar hatırlanmak için Hatırlıyorum, bu bayramda da sizleri, iyi bayramlar. Anımsayarak gurbetteki bayramları Ve oralarda köylere değil de zeytine gidiyormușuz sanki Ve zeytin yurduna sanki Ve oraların güven veren tanıklarına gidiyormuşuz sanki... Zeytin ağacında genç sürgünlerdir, oralarda hayat. Ve genç sürgünleri besleyen güvenilir tanıkların kovukları ev, gölgeleri sofra... Yüz yıllarla kazanılmış şahsiyetlerin huzuru oralar... "Ne kadar köy varmış bu tarafta!" demişti bir bayram öncesi bir ömür bayramlaştığım Bizim buralarda güzü bekleyen saman sarısı biçilmiş ekin tarlaları   Reçberlerin saati, günü, tekmil takvimi başka... Takvi...

Niğde-Ulukışla, Yeniyıldız Köyü

YENİYILDIZ YAZILARI-11- (...) Bir de düğme çiçeği vardır, bu, ekinliklerde kırmızı kırmızı olur, küçükten bir çiçektir, öbür tarafları gelincikler basar, kiraz dallarının kızardığı zamanlarda. Kirazlarında geç kalan bir al, 1500 m.rakımın üzerindeki buralar ve çam kokulu, kekik kokulu, dağ çayı kokulu Çanlı Yaylasının, Ahurguzu Yaylasının, Öşşeğin, Fatmalığın, Akkaya'nın ve yukarıları ta Köseli Dağına, öte tarafta Bolkar Dağına ve en zirvedeki Medetsiztepe'ye dayanan tekmil dağ ve tepelerin serinliği ile birden kızan güneşi serinleterek veren bu ender coğrafya 1980'li yıllarda birkaç bahçe ile üretime başlayıp 2000'li yıllarda alternatif tarımsal faaliyete dönüşüp hayvancılığın yanında bir geçinim alanı olan ve bölgesinde gittikçe meşhurlaşıp elmalıkların önüne geçen Yeniyıldız kiraz bahçeleri, yavaş yavaş al renginde demlenir ve tekmil kızarır. Müthiş bir kiraz kırmızısıdır, bu. Bu kırmızı albenilidir, suludur, etlidir. İnsanın iştahasını artıran müthiş görüntüsüyle or...

Çaycuma Yazıları

Resim
Yandım Ela Gözüne ve Çağrıştırdıkları   Eser, yeni çıktı, Kurgu Kültür Merkezi Yayınlarından. Okuyucusu ile de 11 Aralık 2013 Çarşamba günü saat: 19.00’da Çaycuma Kültür ve Sanat Merkezinde buluşacak. Kırnapçı’nın eseri somut olan ve somut olmayan kültür varlıklarına dair. Doğal olarak da bu alanda tespit ettiklerini bir kitabın sonsuzluğuna aktarmanın sevincini yaşıyor, Kırnapçı… Yazarın hayat duyarlılığına, içinde yaşadığımız coğrafyanın yaşama dairliği çerçevesinde ortaya çıkmış kültür varlıklarının daha geniş paydaşlarına ulaşması adına karlı bir pazarın akşamında klavyemin başına oturuyorum. İlk coğrafyacı  Strabon’un   Billaios Nehri dediği,   Filyos Çayı  Çaycuma topraklarını ikiye böler. Bu, kollarıyla tüm Çaycuma coğrafyasına uzanan işgalci bir nehirdir. Gali Dağı buraların gökdeleni. Taşağıl ve Kütükbaşı da burada. Taşağıl yukarıdan izliyor, işgalci nehri. Onun yukarılardan alıp Saz Sahiline cömertçe serptiği zenginlikleri de tekmil görüyor ...